13 Şubat 2017 Pazartesi

HAYVANLARDA HOMEOPATİK TEDAVİLER

Homeopati ile ilgili yapılan çalışmalara birkaç örnek (8)
HAYVANLARDA HOMEOPATİK TEDAVİLER

"Hayvanlar ve bitkiler kullanılarak yapılan çalışmalar da oldukça ilgi görmektedir. Homeopatik bir ilaç olan Apis Melifica 7CH- 9CH’nin (arı iğnesi zehrinden elde edilen bir ilaç) iyonize radyasyona maruz kalmış kobaylarda görülen eriteme üzerinde koruyucu bir etkisinin olduğu gözlendi. (J. Bildet, M. Guyot, F. Bonini, et al., "Demonstrating the Effects of Apis mellifica and Apium virus Dilutions on Erythema Induced by U.V. Radiation on Guinea Pigs," Berlin Journal of Research in Homeopathy, 1990, 1:28).
Bir başka deneyde beyaz fareler 100 ila 200 rad (öldürücü olmayan dozaj) gücünde X radyasyona maruz bırakıldılar ve 24, 48 ve 72. saatlerde değerlendirildiler.
 Radyasyondan önce ve sonra Ginseng 6X, 30CH ve 200CH ile Ruta graveolans 30CH ve 200CH verildi.
Plasebo alan farelere kıyasla, homeopatik ilaç alan farelerde hücre ve kromozomlarda anlamlı biçimde daha az hasar görüldü. (A.R. Khuda-Bukhsh, S. Banik, "Assessment of Cytogenetic Damage in X-irradiated Mice and its Alteration by Oral Administration of Potentized Homeopathic Drug, Ginseng D200," Berlin Journal of Research in Homeopathy, 1991, 1,4/5:254. Also Khuda-Bukhsh, A.R. Maity, S., "Alteration of Cytogenetic Effects by Oral Administration of Potentized Homeopathic Drug, Ruta graveolens in Mice Exposed to Sub-lethal X-radiation," Berlin Journal of Research in Homeopathy, 1991, 1, 4/5:264).
Doğal zehirli maddelerin homeopatik dozlarının koruyucu ve terapötik etkisini değerlendirmek üzere yürütülen 100’den fazla araştırma çalışması mevcuttur. Alman araştırma enstitülerinden ve Amerika Walter Reed Hastanesinden bilim adamları bu araştırma çalışmalarının bir meta analizini yapmak üzere birlikte çalıştılar. (K. Linde, W.B. Jonas, D. Melchart, D., et al., "Critical Review and Meta-Analysis of Serial Agitated Dilutions in Experimental Toxicology," Human and Experimental Toxicology, 1994, 13:481-92).
Homeopatik ilaçların klinik araştırmaları üzerinde yapılan meta analizlerde olduğu gibi, bu çalışmaların da birçoğunun bir yönüyle eksik olduğu bulundu. Bununla birlikte yüksek kaliteye sahip çalışmalarda elde edilen pozitif sonuçların negatif sonuçlardan iki kat fazla olduğu da ortaya çıktı. Sub-moleküler düzeyi (12 CH’den daha güçlü) test eden araştırmacıların mevcut olan en eksiksiz ve istatistiki açıdan da daha anlamlı sonuçlar veren çalışmaları tasarlamış olduklarını da bu noktada belirtmek oldukça önemlidir.
Biraz daha açmak gerekirse, bazı araştırmacılar özellikle farelere ham doz halinde arsenik, bismut, kadmiyum, cıva klorid ve kurşun verdiler. Araştırma bu zehirli elementlerin ham dozlarına maruz kaldıktan sonra bu maddelerin homeopatik mikro dozlarının koruyucu olarak verildiği ve tekrarlı homeopatik dozajlarla tedavi gören hayvanların plasebo alan hayvanlara kıyasla bu maddeleri idrar, dışkı ve terleme yoluyla daha yüksek yüzdelerde attıklarını gösterdi.
Alman araştırmacılar Sepia 200CH süt veren ineklerinin plasebo alanlara oranla doğum sırasında daha az komplikasyon yaşadıkları sonucuna vardılar. (A.V. Williamson, W.L. Mackie, W.J. Crawford, et al., "A Study Using Sepia 200CH given Prophylactically Postpartum to Prevent Anoestrus Problems in the Dairy Cow," British Homoeopathic Journal, 1991, 80:149. Ayrıca aynı araştırmacılar tarafından gerçekleştirilen araştırmalara da başvurmakta fayda vardır: "A Trial of Sepia 200," British Homoeopathic Journal, 1995, 84:14-20).
Diğer deneylerde domuzlara verilen Lachesis, Pulsatilla ve Sabina veya Caulophyllum’la birlikte Lachesis, Echinacea ve Pyrogenium gibi daha az güçlü ilaç kombinasyonların enfeksiyonlara ve ayrıca yavrularda ishale karşı koruyucu ve terapötik etkiye sahip olduğu görülmüştür. (G. Both, "Zur Prophylaxe und Therapie des Metritis-Mastitis- Agalactic: Komplexes des Schweines mit Biologischen Arzneimitteln," Biologische Tiermedizen, 1987, 4:39).
Domuzlar üzerinde yapılan bir başka çalışma başta Caulophyllum 30CH olmak üzere homeopatik ilaçların ölü doğum oranını azaltabileceğini göstermiştir. Plasebo alan domuzlarda 103 normal, 27 ölü doğum meydana gelirken (%20,8), Caulophyllum 30CH alanlarda 104 normel, 12 ölü doğum meydana gelmiştir (%10,3). (Christopher Day, "Control of Stillbirths in Pigs Using Homoeopathy," Veterinary Record, March 3, 1984, 114,9, 216. Ayrıca, Journal of the American Institute of Homeopathy, December 1986, 779, 4:146-47).
Bir başka ilginç deneyde iribaşların bulunduğu suya Thyroxine 30X (tiroid hormonu) kondu. Plasebo alan iribaşlara kıyasla, homeopatik dozajlarda ilaç alan iribaşların kurbağaya dönüşmeleri yavaşladı. Bunun nedeni ham haliyle tiroksin alınmasının morfojenezi hızlandırmasıdır, homeopatik bakış açısıyla potentize edilmiş troksinin de bunu yavaşlatmasını düşünmek mantıklıdır. (P.C. Endler, W. Pongratz, G. Kastberg, et al., "The Effect of Highly Diluted Agitated Thyroxine on the Climbing Activity of Frogs," Veterinary and Human Toxicology, 1994, 36:56. Also, P.C. Endler, W. Pongratz, R. van Wijk, et al., "Transmission of Hormone Information by Non-molecular Means," FASEB Journal, 1994, 8, Abs.2313).
Çok geniş kapsamlı ve ayrıntılı bir çalışma da 1941-42 yıllarında bir İskoç homeopati bilim adamı olan W.E Boyd tarafından yürütüldü. (W.E. Boyd, "The Action of Micro doses of Mercuric Chloride on Diastase," British Homoeopathic Journal, 1941, 31:1-28; 1942, 32:106-11). Bu araştırma cıva kloridin mikro dozlarının distazın (tohumların filizlenmesi sırasında üretilen bir enzim) etki etme biçimi üzerinde istatistiksel açıdan anlamlı bir etkisi olduğunu gösterdi. Bu araştırma o kadar dikkatli bir şekilde tasarlanmış ve yürütülmüştü ki, Amerika Tıp Fakültesi dekanı "Boyd'un tekniği en üst düzeydeki bilimsel çalışmalara bir örnek teşkil ediyor" yorumunda bulundu. (Mock, D., "What's Going on Here, Anyway? A Review of Boyd's 'Biochemical and Biological Evidence of the Activity of High Potencies,'" Journal of the American Institute of Homeopathy, 1969, 62:197).
Moscow People’s Friendship University’de yürütülen bir çalışmada bir homeopatik ilaç olan Nux Vomica’nin etkisinin ardından mide ve duedonumun masküler duvarının elektrik etkinliği incelendi (A. Zavadskaya, K. Privalova, S. Pasin, G. Loukas, Homeopati Bölümü). Kediler üzerinde yapılan bir deneyde, Nux Vomica 30CH ilacının mide kası, gövde, pilorus ve düodenal bulbustaki elektrot bölgelerine uygulanması sonucu meydana getirdiği etkiler incelenmiştir. İlacın uygulanmasının ardından, gövdede masküler aktivite 3,2 kat, pilorusta 2,1 kat artmış; düodenal bulbusta ise 2,2 kat azalmıştır. Deney homeopatik ilaç Nux Vomica’nın mide fonksiyonu üzerinde etkisi olduğunu kanıtlamıştır. Bu deneyin sonuçları bu ilacın homeopatik deney kanıtlarıyla örtüşmektedir.
Aynı üniversitede yürütülen bir başka araştırmada, başka bir homeopatik ilaç olan Hydrogenium Peroxydatum 30CH uygulanması nedeniyle hipoksi koşulları altında bulunan farelerin dayanıklılıkları araştırılmıştır (A. Chochlov, A. Zavadskaya, Ch. Efstathiou, G. LoukasHomeopati Bölümü). İki grup fare kullanılmış, bunlardan birine homeopatik ilaç, diğerine ise plasebo verilmiştir. Plasebo alan fareler daha sağlıklıyken homeopatik ilaç alan fareler güçsüzleşmiştir. İki grubun da yüksek irtifa koşullarında bulunduğu bir deneysel model kullanıldı. Homeopatik ilaç alan fareler hipoksi koşullarına daha hızlı ve iyi bir şekilde adapte oldular. Ayrıca, normal koşullara geri döndüklerinde normal hallerini daha çabuk geri kazandılar ve diğer gruptaki farelere oranla hayat süreleri daha uzundu. "

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder