21 Nisan 2017 Cuma

MİASMA'NA GÖRE HANGİ HASTALIKLARI GEÇİREBİLECEĞİNİ YADA HAYATTA NELERE YATKINLIĞIN OLDUĞUNU BİLEBİLİRSİN

İÇ  NASILSA DIŞ DA ÖYLEDİR.  & MİASMA'NA GÖRE HANGİ HASTALIKLARI GEÇİREBİLECEĞİNİ  YADA HAYATTA NELERE YATKINLIĞIN OLDUĞUNU BİLEBİLİRSİN




İç nasılsa ,dış öyledir, dış, için sonucudur…
İnsanın iç dünyası dıştaki durumdan önce oluşur; böylelikle çevre neden değildir; hep olduğu gibi, yani  yankı platformu, etkileşim üzerine dış  içi yansıtır…Her şey ne yönde akmasını istiyorsa o yönde akar…Kişinin iç dünyası hastalık olarak açığa çıkar. (J. T. Kent)
Bu iddalı konu Miasma teorisinin temel kaynaklarından bir bilgidir . Şimdi gelin miasma teorisi de ne diyenlere genel bilgiler paylaşalım ...
Zihnin ve vücudun hastalığa tepki verme şeklidir. Miasma tehdite karşı defanstır. Hastalığın algılanış şeklidir. En basit hali ile yatkınlık genetik geçişlerdir.
Zihin ve beden aynı eksenin farklı kutuplarıdır  ve her insan bütün olarak fonksiyonu gösteren beden, zihinin varlığıdır.  Böylelikle miasma , sadece fiziksel bir defans değil, bunu yansıtan zihinsel de bir makyajdır.
Miasma teorisi, homeopatinin kurucusu Dr.Samuel Hahnemann ‘ın 1828 de basılan ‘kronik hastalıklar’ kitabına dayanır.



 Dr. Hahnemann , miasma teorisinin  12 sene sonunda en zor kronik vakaların ve hastalıkların araştırmalarının sonucu olarak ortaya çıktığını bildirir. Üç miasma kronik vakaların ve diğer bütün hastalıkların oluşmasına zemin hazırlar.
Homeopatinin keşfinden 30 yıl sonra 1790-1820 ye kadar Hahneman ( Homeopati nin kurucusu )fark ediyor ki akut hastalıklarda iyi sonuçlar aldığı halde kronik hastalıklarda bir türlü göze çarpan sonuçlar alamıyor.  Homeopatik ilaçların kullanımından sonra hastalık önce  geçiyor sonra yeni semptomlarla hastalık tekrarlıyor veya yıllık döngüde hastalık geri dönüyor.
 Hahneman dikkatli bir gözlem ve incelemeden sonra organizmada ilaçlarla ve beslenmeyle mücadele edilemeyen bir engelin var olduğunu farketti . Bu engelin adına da MİASMA dedi. Yani aslında  Soy ve Yatkınlık



Miasmalar tarihine baktığımızda ; miasma bilgisi aslında çok  eskilerden de biliniyordu ama bunu Hahnemann tarif etmiştir. Çok eski dönemlerde hastalar  temiz hava alan yerlere gönderilip hastalıklar önleniyordu. Miasma terimi ilk önce 17. 18. Yüzyılda kullanılmıştır. Kötü havanın hastalıklara sebep olacağı fikri eski yunanda bile vardı. Miasma teorisi İsa’dan önce 4. 5. Yüzyıla kadar dayanır. Hipokrat kötü havanın bir sürü mikrop barındırdığını ve  birçok hastalığa sebep olduğunu belirtmiştir. Galen kötü hava teorisini genişletip mutluluk dengesi denilen bir şeyden bahsetmiştir. Uyum dengesinden bahsetmiştir. Bu uyum orta çağda bazı insanların neden bulaşıcı hastalık oluşturduğunu kötü havayla açıklamıştır.

Tarihin ilk başlarından beri hastalık nedenlerini açıklamaya çalışıyoruz. Hipokrat insanda 3 çeşit sıvı vardır demiştir. Kan, safra, balgam(olgunlaşmamış balgam). Aç kalıp yemek yemezseniz bu balgam kana dönüşüp hayatta kalmamızı sağlar demiştir. Bu 3 sıvı arasında dengesizlik olursa hasta olunur. Aynı zamanda kötü havadan bahseder. Eğer saf insansanız dış etkenlerden etkilenmezsiniz. Hastalık içimizdeki dengesizlikten kaynaklanır. Bu bilgileri Hahnemann dahada ileri götürerek miasma teorisine oturtmuştur. Hahneman yaşam gücü yüksek insanların hastalanmadığından bahseder. Salgınlarda bazı insanlar hiç hastalanmaz. Hahnemann mikroplar gelip sizi hastalandırmaz der.  Mikroplar sadece yaşam gücünüzü harekete geçirmek için gelir demiştir.
Miasmanın başka bir tanımında ;Eğer Zarar verici bir ajan vücudun dengesini bozarsa vücut dengeyi yakalamak için bir takım mekanizmaları devreye sokar.Miasma organizmanın bir yaralanma ve ya bir enfeksiyona karşı verdiği bir reaksiyon ve ya tepkiler şablonu yada tepki verme şeklidir.



Bu da bu organizmanın doğasını, derinliğini , hızını, işleme ve yapısal seviyede aldığı yarayı önceden belirleyen, yatkınlık durumudur. Yani genetik geçişdir.
3 temel miasma dan bahsedilir. Daha sonra bunlara eklemeler yapılmıştır.
Organizma yıkıcı ve düşman saldırılara karşı devamlılığı sağlayabilmek için içte isyan başlatmak zorundadır, bazen bir parçasının duyarlılığını azaltır (PSORİK),
Ya da fazlasıyla çoğaltır (SİKOTİK), nedenleri genişletir ve ya tamamen yok eder, gevşetir ve ya katılaştırır ve ya bazı parçaları tamamen ortadan kaldırır. (SİFİLİTİK)
Klasik homeopati de  Miasmayı hastalığın anahtarı olarak tanımlar .
 Psora : Enflamasyonla karakterize olan hastalıklar (bronşit, artrit , konjunktivit, tüm cilt sorunları ile beraber, nezle, astım , akciğer zarı iltihabı, hidrosefali, mide ülserleri, sarılık, şişik lenfler, katarakt, diyabet, tüberküloz, epilepsi, ateş ve baskılanmış idrarı ve skrotal (testis) şişkinlikleri psorik olarak tanımlar)
Sycosis: Bu miasmanın arketipi siğildir ,siğilimsi bütün fazlalıkların ve büyümelerin de sorumlusudur,Fazlalıktan oluşan hastalıkla r( bening  tümörler, fibroid, ödem, yüksek kolesterol,Tansiyon)Yoksunluklar (varikoz damarlar, anemi, hipopigmentasyon, Stenosis, Ischaemic kalp hastalığı,    Chronic hypertension, Atherosclerosis, Hyperlipedemia, kalp genişlemesi, Filaria,  Benign akciğer tümörleri, Tuberculosis, kalınlaşmış plevra ,Hypothyroidism, Goitre, sinir Tümörleri, Neurofibromatosis
Sifilis: Yok edicilikle tanımlanan hastalıklar Bu miasma kan, iskelet sistemi, ve sinir sisteminin hastalıkları olduğu kadar, birçok psikolojik hastalıklar, alkolizm, depresyon, intihar dürtüleri, delilik, koku ve tat kaybı, körlük, sağırlık ve ülserasyonlardan da sorumludur.(yayılan kanserler, oto -immune hastalıklar, şizofreni vs.)
sonradan eklenen  temel miasmlar  Tüberculinium ve Carsinosine 'dir.
Miasma teorisine göre hangi miyazmayı taşıyorsanız o miasmanın altında ki hastalıklara yatkınsınızdır. Miasma teorisine göre herkes kanser olmaz yada herkes tüberküloz olmaz . Hastalıkta Yatkınlık en önemli kavramdır.

Klasik homeopati Miasmayı hastalığın anahtarı olarak tanımlar .
J.T Kent miasma konusunu tıbbın ötesine bir yerlere koyar, psoranın kökü fizikselden metafiziğe kadar uzanır.Miasmalar sipiritüel kaynaklıdır , bakteri kaynaklı değil.Kent psorayı düşünürken içimizdeki şeytan veya günah olarak düşünür.
Miasma nın değişik bir tanımı;Miasma, Budizm’in ego kavramıyla, Hristiyanlığın şeytan kavramının homeopatik karşılığıdır. Kur’an ı Kerim’in son bölümünde, şeytani düşünceler olarak Nas suresinde bahsedilir,’ o sinsi vesvesecinin şerrinden, o ki insanların kalbine kötü düşünceler fısıldar, gerek insanlardan olan gerek cinlerden olan.
Miasma insan zihnine şüphe sokmaktan başka bir işe yaramaz.Bazı negatif duyguların haklı nedenleri olabilir.Mesela , bütün suçluluk duygusu uygunsuz değildir, daha yüksek bir farkındalık seviyesinden gelip yapmakta olduğumuz şeyden vazgeçilmesi gerektiğini yoksa diğerlerinin bundan zarar göreceğini haber eder.
Korkunun haklı ve değerli bir yeri vardır, gerçekten koruyucudur , ama sürekli korku hayatı yaşanmamış kılar, çevre seçimimizi, eş seçimimizi, karar verme sistemimizi belirler, bütün hayatımız bu çerçevede oluşur ya da bundan kaçınmakla geçer.
Kişinin hayatı ya miasmatik tutkunun hegomonyasındadır ya da ondan kaçınmak ile geçiyordur. İki durumda da şartları dikte eden miasmadır.
Miasmalar doğuştan getirdiğimiz bozukluklar ve düzensizliklerdir.Kim olduğumuzu, ne yapmak istediğimizi ve kimlerle ilişki kurmak istediğimizi belirler.Bütün korku ve fobilerimizin toplamıdır. Depresyon, korku, hatta baskı altında sakin rasyonel bir davranış bile miasma tarafından dikte edilmiş içgüdüsel stres cevabıdır.
Düşünce her zaman hareketten önce oluşur, niyet  her zaman sonuçtan önce vardır.
Her şey ve herkes yakında açığa çıkacak olan fiziksel enerjiye sahiptir.
Eski mistiklerin deyişiyle, dünyada oluşan herkes, her şey ve her olay, daha yüksek bir düzlemde halihazırda oluşmuştur ve vardır .
Enerji önce gelir ve bir kez açığa çıktı mı fiziksel  forma ulaşana dek yoğunlaşır.
Enerji demek, düşünce bile oluşmadan önce  koşulların harekete geçmiş olması demektir.
Vücut gibi bir hadise , ondan önce oluşan şablon gereği meydana gelir. Önce ruh ve zihin vardı sonra beden posasına girdi.
Herkesin benzer enerjileri hayatlarına çeken bir enerji düzlemleri vardır. Bu enerji de o insanın karşılaştığı kişiler, yaşadığı olaylar ve ya hastalıklar olarak açığa çıkmaktadır. Yani Miasman ne ise miasmanın kapsadığı enerjiyi yatkınlığı ve hastalığı kendine çekersin.
Bazen etrafımızda ki  insan hayatlarında bazı döngülerin sürekli tekrarladığına şahit oluyoruz.
Bazıları hayatlarında dramdan başka bir şey bilmezken ,diğerleri aşktan başka bir şey yaşamıyor. Bazıları için şiddete maruz kalmak olağan bir şey iken başka biri için filmlerden bildiği bir olay olarak kalıyor.
 J.T. Kent 'in miasma fikrine göre , insanların ‘ temiz sayfa ‘ olmadığını göstermiştir. Her birimiz ana rahmine düşerken enformasyon bombardımanına tutuluruz . Bütün olasılıklar biz daha ilk nefesimizi almadan derlenmiştir . Embiriyonun içinde yaşlı adam hali hazırda bulunmaktadır.
 Depresyona meyilli bir kalıtımsal yapıyı kabul etmeyip, sadece hayat koşullarının mutlu bir çocuğu, depresif bir yetişkine dönüştürdüğünü düşünmek hatalıdır.
Embiriyonun oluşumundan bu yana down sendromlu bir çocuğun down sendromlu olmadığı bir dönem var mı ? İlk nefesimizden son nefesimize potansiyelimizin ötesine geçtiğimiz bir dönem yoktur.
Yakınlarda korku filimi izlemenin sonrasında ruhsal çöküntü yaşayan küçük bir kızın vakası vardı.
 Tabi ki bir sürü kişi sansürlerin katılaşması için ayağa kalkmıştı.Filimin kendisini suçlamayalım demiyorum, ama o ancak hali hazırda kişide bulunan bir şeyi tetikleyebilir.
Miasmanın kişinin geleceğini kaderci bir şekilde belirlediğini düşünmüyorum, ama strese karşı verdiğimiz içgüdüsel tepkiyi belirlediği kesin. Sadece stresin etkilerinin değil, nedenlerinin de miasmatik olarak belirlendiğini düşünüyorum.
Bir örnekle netleştirmek gerekirse, sifilis miasması etrafında şiddet barındırır. Bu, o kişilerin şiddet içerikli olduğunu göstermez, aura veya enerji tamı tamına olmak zorunda değil, ama şiddet herhangi bir formunda sifilistik miasmanın etrafındadır.Bu aura veya enerji miasma ile bağlantılı olarak kişiyi çevreler. Mesela, iki kişi yolda yürüyor, biri pisorik diğeri sifilistik miasmadan, ve orada gizlenmiş bir soyguncu var, kuvvetle muhtemeldir ki sifilistik miasmadan olan saldırıya uğrayacaktır.Ya da siphilitik miasma kendini olayın içinde bulacaktır.
Kısacası, eğer bir durum sürekli tekrar ediyorsa, bu bilinçaltı düzeyinde ve ya enerji düzleminde, kişinin kendi enerjisiyle ilgilidir.
Benzer benzeri sadece tedavi etmez, çeker de. Neden ?Çünkü tedavi benzerlikte yatar.
 Fark edilmemiş problem düzeltilemez. Eğer doğamızın açığa çıkması ve üstesinden gelinmesi gereken yönleri varsa önce varlığından haberdar olmak gerek, öyle ki yadsınamaz şekilde yüzümüze çarpınca,  onu ancak problem olarak görebiliriz.
Bu problem bizde olan miasma ile aynı karakterdedir.Bu problem bizdeki miasma şablonunun dışavurumudur.
 Bu şablon başımıza gelen olayları belirler, başka türlüsü olamaz. Miasmanız  bir kere anlaşıldı mı bu birbirinden bağımsız oluşan olayları önceden tahmin edebilirsiniz.
Bu fiziksel pataloji için de geçerlidir; potansiyel her zaman çıktıdan önce oluşur.Kimse fiziksel ya da entelektüel potansiyelinin ötesine geçemez, kişi buna göre yaşar.
Her ne kadar kişinin potansiyelini son noktasına kadar kullanıp kullanmamak kendi özgür iradesine bağlı olsa da;Her birimizin etrafında bir enerji hüzmesi vardır ve bu enerji kendimizle ilgili düşüncelerimizi ve etrafımızda oluşan olayları belirler.
 Hastanın hayatında oluşan olayları sırasıyla dinlemek kişinin nasıl bir enerjiye sahip olduğunu belirlememiz için en iyi yoldur.
 Seçtikleri kelimelere dikkat edin, kendilerine çektikleri insanlara dikkat edin, hobilerine, başlarına gelen en kötü olaylara ve geçirdikleri kazalara; burada bir şablon vardır ve bu şablonun diğer adı miasmadır. Bu şablon görünürdür, genetik mirastır ve tedavi edilebilir.

  
 Hepimiz eninde sonunda varış noktasına geleceğiz; bu geçişi ya tecrübeli ve bilge bir şekilde yapacağız ya da hayat bizi kontrolüne alıp tecrübelerle bunu bize öğretecek.
Ve en önemlisi de , miasmatik şablon değiştirilebilir, ama bu köklü bir hayat tarzı  ya da zihin kalıplarının değişikliğini gerektirir.
Hering kanunlarına göre oluşan  bir semptom yada hayat dersi dikkate alınmazsa , daha ağır semptomlar ve ya daha ciddi olaylarla aynı şey bize öğretilmeye çalışılacaktır.