3 Ekim 2017 Salı

HOMEOPATİ: ORGANON ÖZET / HOMEOPATİNİN TEMEL ANAYASASI (1755-...

HOMEOPATİ: ORGANON ÖZET / HOMEOPATİNİN TEMEL ANAYASASI (1755-...:                          Samuel Hahnemann             Born :  April 10, 1755,  Meissen, Germany            Died :  July...

ORGANON ÖZET / HOMEOPATİNİN TEMEL ANAYASASI (1755-1843)



  •            

  •            Samuel Hahnemann
          BornApril 10, 1755, Meissen, Germany
          DiedJuly 2, 1843, Paris, France

          Homeopati’nin Kanunları
          Organon Özeti
             AnahatlarI. Bölüm
1.Hastalık ve iyileşme ile ilgili Temel Esaslar
2. 
Yaşam gücü kavramı ve hastalıkla ilişkisi
3. 
İspat (proving) ihtiyacı (ilacın yapısını belirleme)
4. 
Benzerlik kuramı
5. 
Nasıl çalışır
6. 
Homepati sisteminin felsefesi
7. 
Şimdiye kadar anlatılanların özeti
8.  Akut ve Kronik hastalıklar
9.  Vaka alımı
10. 
Salgın hastalıklar
11. 
Kronik hastalıklar
12. 
Remedilerin etkisi
13. 
İspat(proving) çalışmaları
14. 
Materia Medicanın formasyonu
15. 
İlacın hastalığa uygulanması
16.
Tek yönlü vaka

Hastalık ile İlgili Temel Esaslar ve İyileşme Ne Demektir (Paragraf 1 - 9)

      1. Hekimin tek görevi, hastalık üzerinde yorum yapmak değil hastayı iyileştirmektir.*
2.
İdeal bir iyileşme, kolayca anlaşılabilir ilkelere göre en kısa sürede, en az zarar       verecek şekilde tüm hastalığı uzaklaştıran, hızlı, yumuşak ve kalıcı olandır.  
      3. Eğer hekim, hastalıkta neyin iyileştirilebilir ve ilaçlarda neyin iyileştirici olduğunu, ilacın nasıl uygulanması gerektiğini anlıyor (iyi tanımlanmış prensiplere göre) ve hastanın iyileşmesini engelleyen şartları nasıl ortadan kaldıracağını da biliyorsa doğru bir hekimdir.
      4. Sürekliliğe neden olan sebepleri tanıma ve onları yok etmeye ihtiyacı.
      5. Hastalığı uyandıran sebebe VE hastanın kişiliği, aktiviteleri, yaşam biçimi, alışkanlıkları vs içeren ana nedene (ki genellikle kronik bir hastalıktır) dikkat çekilmesi.  
      6. Metafizik bir yoruma ihtiyaç yoktur. Hastalıklar, somut semptomların toplamıdır *
     7. İyileştirmek için, sadece bütünü tedavi etmen gerekir. [Semptomatik rahatlatma DEĞİLDİR, tek bir semptom hastalığın tamamı değildir.] *
       8. Eğer tüm semptomlar ortadan kaldırılırsa, hastalığın kökü kurutulur.
       9. Hekim, varoluşlarını daha yüce bir amaç ile uyumlu olacak şekilde bedenlerini kullanabilsinler diye insanların sağlıklı olmalarını ister.

Yaşam Gücü ve Hastalıkla İlişkisi (10 - 18)
      10. Yaşam ruhu (gücü) olmaksızın organizma ölüdür.
       11. Hastalıklarda, yaşam gücü dengesizleşir. *
       12. Yaşam gücü hastalığı üretir. BU NEDENLE eğer yaşam gücü iyileştirilirse, hastalık da iyileşir [bunun nasıl olduğu ise hekimi ilgilendiren bir durum değildir].
       13. Hastalıklar acayip ya da ayrı varlıklar değildir. Bunu böyle düşünmek saçmadır. Sadece materyalistler böyle düşünür. Bu şekilde düşünme, kovansiyonel tıbbı zarar vermeye (karanlığın sanatı olmaya), yetersiz şifaya itmiştir. 
      14. Marazi -hastalıklı- olan herşey iyileşebilir.
       15. Hastalanmış yaşam gücü ile hastalığın semptomları aynı şeydir.
       16. Hastalıklar ruh gibi (enerjetik) olduğu için ona karşı etkili olabilecek ilaç da ruh gibi (enerjetik) olmalıdır. 
      17. Hekimin, içsel değişiklikleri yok edecek semptomların tamamını ortadan kaldırması gerekir.
    18. Remediye rehberlik eden şey bu bütünlüktür.

İspat İhtiyacı (Provings)
(
İlacın yapısının belirlenmesi)  (19 - 21)
      19. İlaçlar dengesizliğe neden olmadığı sürece iyileşme sağlayamaz.
       20. İlaçların gücü, sadece yaptığı etkileriyle keşfedilebilir. Akıl yürütmeyle değil.
       21. İspat (proving) sonucu çıkan semptomlar, onların gücünü öğrenmenin tek yoludur. Teorik deney hiç birşeyi ortaya çıkarmaz. Remediler, sadece karakteristik semptomlara neden olarak insan sağlığını değiştirme yeteneğine sahip oldukları için şifa verir.





Benzerlik ilkesi
(22 - 27)
      22. İlaçların iyileştirici gücü, sadece sağlıklı durumda semptom oluşturabilirken, hastalık halinde de onları ortadan kaldırabildiği için mevcut bulunmaktadır. İlaçlar, hastalığa benzer ya da karşıt olabilirler. Hangisinin kullanılacağı tecrübeyle ortaya çıkarılır. [Allopatik ilaçların tarifi]
       23. Ancak, tecrübe göstermiştir ki antipatik-zıt - ilaçlar şifa vermez; semptomlar yenilenmiş bir yoğunlukla geri döner.
      24. Bu nedenle homeopathy seçilecek sistemdir.
      25. Bu sadece tecrübe yolu ile öğrenilebilir.[sürekli kaleydoskopun içine bakıyor gibi olan sıradan bir hekimin uyguladığı gibi bir tecrübe türü değildir.] *
       26. Daha zayıf dinamik bir hastalık doğada onun benzeri daha kuvvetli bir hastalık tarafından ortadan kaldırılır.
       27. İyileştirici güçler, hastalık semptomlarına  benzeyen ama daha güçlü olan semptomlara dayanır.
Nasıl Çalışır (deneme) 6. baskıda tekrar yazılmış.  (28 - 29)
      28. Nasıl çalıştığı ile ilgili bilimsel açıklamaların önemi azdır. Çalışmaya başlamış bir şey için değeri de yoktur. Ne var ki…
       29. Remedinin oluşturduğu yapay hastalık, daha zayıf olan doğal hastalığı etkisiz hale getirir. Yapay hastalığın gücü tükendiğinde vücut normal sağlığına geri döner. En mümkün açıklama budur.
     
Sistem felsefesinin düzeni          
(30 - 69)
      30. İnsan vücudu sağlıklı halinin kendi tabiatındansa ilaçlarla değiştirilmesine daha yatkındır.
       31. Hastalık yapıcı etkenler her birimizi etkilemez. Sadece yatkın olduğumuz zaman hastalanırız. [SUSCEPTIBILITY -Yatkınlık
      32. İlaç maddeleri tüm insanları etkileyebilir
           33. Bu yüzden vücut, ilaç etkilerine karşı daha   duyarlıdır
      34. Yapay hastalık sadece daha güçlü değil, aynı zamanda en benzeri olmalıdır [ yaşam prensibi; içgüdüseldir, bir nedene dayanmaz ve hafızası yoktur]. Doğa, eski bir hastalığı ona benzemeyen yeni bir hastalık ekleyerek iyileştiremez
      35. Aynı kişide 2 birbirine benzeşmeyen hastalığın karşılaştığını düşünelim [36-40 paragraflarında örnekler verilmiştir].
       36. Eski hastalıklar benzemeyen yeni hastalıkları ortadan kaldıracaktır. 
            37. Kronik hastalıklar, homeopatik olmayan    tedavilerden etkilenmez
      38. Daha güçlü olan yeni hastalık eski hastalığı bastırabilir ancak onu asla yok edemez.
       39. Allopatik tedavi hastalığı bastırır, ilaç tedavisi kesildiğinde hastalık geri döner.
      40. Yeni hastalıklar, daha eski olanlarla birleşerek komplex hale gelir. Ama hiç biri diğerini yok edemez.
       41. Allopatik tıptaki ağır ilaç tedavisi, yapay ilaç hastalığı oluşturur ve kronik bir problem haline getirir
      42. Birbirine benzemeyen iki hastalık aynı anda vücutta var olabilir.
       43. Ancak birbirine benzer iki hastalık karşılaştığı zaman biz iyileşmenin nasıl meydana geldiğini gözlemleyebiliriz.
       44. İki benzer hastalık birbirini bastıramaz, uzaklaştıramaz ve aynı zamanda var olamaz.
       45. İki benzer hastalık organizmada birbirini yok edecektir.
            46. Yukarıdaki durumlara ait örnekler..
      47. Verilen örnekler doğa kanuna göre iyileşmenin nasıl olduğuna ikna edici şekilde nettir.
       48. Benzemeyen hastalıklar, iyileştirmez.
      49. Tabiat, tedavi edici homeopatik hastalıklar konusunda fakir. Bu yüzden onları genellikle fark edemiyoruz.
       50. İyileştirici olanlarda dozaj kontrol edilemediği bunlar başka problemler de getirebilirler.
      51. Ancak hekimin mevcut pek çok ilacı vardır. 


6. Baskıda 52 - 56 Aforizmalar Baştan Sona Yeniden Yazılmıştır.
      52. Hekim, tabiata baktığında, sadece homeopatiyle tedavi etmeyi öğrenecektir. 2 metot vardır: Allopatik and Homeopatik. İkisi birbirinin zıttıdır. Hastanın hevesi nedeni ile aynı anda ikisini uygulamak cinayettir.
      53. Yumuşak bir tedavi SADECE homeopati sayesinde yapılabilir. İlaçları uygulamanın ilk biçiminin homeopati olması gerekir. Gerçek ve ılımlı iyileştirme sadece homeopatik olabilir.
      54. Homoeopathic metot tektir.
            Allopatik uygulama varsayımlara dayanır
       55.   2. Yöntem allopatiktir.
            İnsanların allopatik tıbba saplanmalarının tek nedeni, semptomları palyatif     olarak rahatlatmasıdır. 
      56. 3. Metot antipatik ya da palyatif denilendir.
           Hastalar, çabuk anında yapılan iyileştirmelerle kandırıldı ancak bu metot temel          olarak           zararlıdır.
       57. Zıt etkiye sahip remediyle tek bir semptomu tedavi etme örnekleri.
       58. Neden anti-patik tedavi kötüdür? Tek bir semptoma karşı yönlendirilir.
      Kısa süreli bir rahatlamayı hastalığın uzun dönemli kötüleşmesi izler.
       59. Antipatik tıbbın zarar verici etkilerine örnekler.
       60. Palyatif ilacın dozunun artırılması asla iyileştirme sağlamaz.
            61. Hekimlerin, (üzücü sonuçların üzerinde düşünme kabiliyetleri olmuş olsalardı)  zıt    ilaçların sonucunu görüp, homeopatik tedavinin daha iyi ve iyileşmeyi sağlayan tek tedavi olduğunu anlamaları gerekirdi
      62. Palyasyonun neden tehlikeli olduğu 63-69 paragraflarında açıklanmaktadır.
      63. İlacın ilk reaksiyonu ve yaşam gücünün ikincil ya da karşı reaksiyonu.
       64. Primer (ilk) ve sekonder(ikincil) reaksiyonların açıklanması
      65. Paragraf 64’de ifade edildiği gibi primer ve sekonder etkilere ait örnekler
      66. Sağlıklı bir bedende yaşam gücünün homeopatik doza karşı sekonder reaksiyonu farkedilmez. Ancak bu remedilerden bazılarının primer aksiyonu iyi bir gözlemci tarafından algılanabilir.
       67. Bu GERÇEKLER homeopatinin neden iyi olduğunu açıklar [uzun bir dipnotla, homeopat olduklarını iddia eden ancak doğru remediyi arayıp bulmayı savuşturan ve palyatif tedavi uygulayan “karışık mezhep” ayıplanmıştır] * 
      68. Homeopatik tecrübede ilacın çok küçük bir dozunun doğal hastalığı sona erdirdiği görülmüştür.
      69.  Antipatik tedavi de tam olarak tersi durum oluşur. Palyasyon geçince hastalık eskisinden daha kötü olur.
      70: Şimdiye kadar anlatılanların özetidir.
      71. Tüm hastalıklar semptom gruplarıdır ve benzeri olan remedilerle iyileştirilebilir.  İyileşme 3 noktadan oluşur: hastalığın incelenmesi, remedinin incelenmesi, kişilere nasıl uygulanacağının öğrenilmesi  (3. Paragrafa bakınız).
Akut ve Kronik hastalıklar  (72 - 81)
      72. Akut ve kronik hastalıkların tanımı
      73. Akut hastalığın irdelenmesi
      74. En kötü kronik hastalıklar allopatik ilaçlar kullanan kabiliyetsiz hekimler tarafından üretilir.
       75. Bu hastalıklar en iyileşemez olanlardır.
      76. Homeopati doğal hastalıkları iyileştirebilir Allopatik tedavinin yol açtığı zayıflıklar, zamanla sadece yaşam gücünü kendisi tarafından yok edebilir. (geri plandaki herhangi bir miyazmanın tedavisiyle ).
      77. Bağımlılık kaynaklı olmayan ve rahatsızlık veren bazı hastalıklar kronik olarak tanımlanır. Nedeni ortadan kaldır ve hastalığı ortadan kaldır.
       78. Gerçek kronik hastalık, kronik miyazmadan doğar.
       79. Sifiliz ve skozis.

       80-81. Psora (1828’ de yayınlanan Kronik Hastalıklar’ı oku)

Vaka Alımı (Bilgiyi nasıl ortaya çıkarırsın)
(82 - 104)
82. Hastalıkları iyileştirmek için vaka alımı çok dikkatli yapılmalıdır.
83.
Hastalık tablosunu anlamak için gerekli olan şeyler: önyargılardan ve hislerden bağımsız olmak. Vakadaki hastalık durumunun bireysel olarak araştırılması  (genel doğrultuda).
84.
Hasta konuşur. Hekim sessizliğini korur. Araya girmez ve not eder.
85.
Her bir semptom için yeni bir başlık oluşturur.
86.
Hasta bitirdiğinde, özel ayrıntıları sor.
87.
‘Evet’ ya da ‘Hayır’la cevap vereceği sorular sorma.
88. Vücudunda bahsetmediği bölgeler ile ilgili sorular sor.
89.
Hekimin bundan sonra daha detaylı soru sorması gerekir.
90.
Hekim hastada gözlemlediği şeyleri not etmelidir
91. Kronik hastalıklarda, ilaç alınmadan önce semptomların ne durumda olduğu anlaşılmalıdır. Gerçek hastalığı görebilmek için ilacı bırakmasını iste.
92. Hızlı seyreden (akut) hastalıklarda diğer ilaçları unut. O sorunu çözmek için uğraş.
93. Hastayla ilgili arkadaşlarının ne söylediğine de bak.
94. Kronik hastalık vakalarında hastalığın sürmesine neden olan sebepleri yok etmek için alışkanlıkları, diyeti ve evdeki durumu hakkında sorular sor.
95. Kronik hastalık vakalarında, hastalık beraberinde olan en küçük tuhaf durumlar da öğrenilmelidir.
96. Bazı hastalar semptomlarını abartabilir
97. Bazıları da sahte bir utangaçlığı sahiptir ve semptomlarının önemsiz olduğunu iddia eder
98. Hastanın kendi ifadelerine de inan.
99. Akut hastalıklar kısa sürelidir ve tedavisi kolaydır. Sorgulamaya daha az ihtiyaç duyulur ve kendiliğinden detay verir.
Salgın Hastalıklar (100 - 102)
      100. Salgın hastalıkların araştırılması.
      101. Salgın hastalığın bütününü görmek vakit alacaktır
      102. Birkaç hastadan sonra hastalığın özelliklerini anlayabilirsin.
      Kronik Hastalıklar  (103 - 104)
      103. Kronik hastalık dikkatlice incelenmelidir.  Hastayı bütün olarak anlamalısın
      104. Bütün resmi kabaca çizildiğinde, en zor kısmı bitmiş demektir. Hekim hastalığın bir resmine sahiptir. İlacın etkisini görmek için hastaya nasıl olduğunu sor ve iyileşen semptomların üstünü çiz.



      
Remedilerin Etkileri  (105 - 120)
      105. İkinci konu remedilerin tanınmasıdır.
      106. Birkaç ilacın patolojik etkileri bilinmelidir ki aralarından seçebilelim.
      107. Hasta insanlara ilaçları vererek ilacın etkileri ile ilgili çok fazla bir şey öğrenemezsin. Çünkü ilaç semptomları doğal hastalık semptomları ile karışacaktır.
       108. İlaçların etkisini ortaya çıkarmak için provingler yapmalısın.
       109. Bu metodu öneren ilk bendim.
       110. Zehirlerin etkisini görebilmiş kişiler, hastalık lezyonlarının ilacın iyileştirici gücünü gösteren basit ipuçları olduğunu asla anlayamamışlardı. Bu olası bir tahminle ya da duyular yolu ile öğrenilemez.
      111. Tedavi edici etkisi konusunda referans olmamasına rağmen ilaçların saf etkisini gözlemledim ve sadece kendilerine has  özelliklerine göre kesin ve güvenilir hastalık semptomları ürettiğini gördüm.
       112. İlaçlar yüksek dozda verildiğinde semptomlar sona erdiğinde, tehlikeli etkiler görülür. Bu primer-birincil etki (Parag. 63) ile sekonder-ikincil etkiyi hatırlatır (Parag. 62-7). İnsan organizması sağlığı normal bir sağlık durumuna yükseltmek için gerektiği kadar reaksiyon verir.
       113. Tek istisna narkotik ilaçlardır. Sekonder etkisi daha büyük iritasyon ve hassasiyet üretir.
       114. Narkotik olanların dışındakilerde, sağlıklı insanlara uygun dozlarda verildiğinde birincil etkileri gözlemleriz.
       115. Zıt olan semptomlar, ikincil etkiler değil, daha çok birbirini izleyen etkilerdir.  
      116.  Çok az kişide bazı semptomlar çok sık olurken, diğerleri nadiren olur. 
      117. Nadiren olan semptomlar aşırı duyarlılık durumudur-madde diğerlerinde bu etkiyi göstermez. Fakat homeopatik olarak kullanıldığı zaman TÜM bireyleri iyileştirir.
      118. Her ilaç, kendine has bir etkiye sahiptir.
      119. Hiçbir madde diğerleriyle karıştırılamaz.
       120. Böylelikle tüm ilaçlar birbirlerinden dikkatlice ayrılmalıdır, böylece hekim doğru remediyi seçebilir.
       
Provinglerin Yapılması (121 - 142)
      121. Güçlü maddeler küçük dozla bile etki yapar, zayıf maddeler ancak daha yüksek doz verildiğinde etki yapar ve en yumuşakları çok hassas insanlar üzerinde denenmelidir.
      122. Provinglerde kullanılan ilaçlar saf olmalı ve iyi biliniyor olmalıdır.
      123. Saf formda alınmaları gerekir.
      124. Diğer maddelerle karıştırılmamalıdır.
      125. Araştırmacıların diyetleri katı bir şekilde düzenlenmeli ve basitleştirilmelidir. Uyarıcı içecekler olmamalıdır [özel kısıtlamaları veren dipnot].
      126. Proving yapanların güvenilir olması ve kendini gözleme adamaları gerekir. Duyumları doğru bir şekilde tarif edebilmek için sağlıklı ve akıllı olmalıdırlar.
      127. Provingler her iki cinsiyet tarafından yapılmalıdır.
      128. Denekler birkaç gün boyunca günde 30ch’lik 4-6 globülü almalıdır.
      129. Etkiler hafifse, birkaç tane daha globül alın. Küçük bir doz ile başlayın ve her gün arttırın.
      130. İlk doz semptomlar üretirse, gözlemci semptomların ardışık düzenini öğrenebilir - bu da birincil ve birbirini izleyen etkileri öğrenmek için yararlıdır. Remedinin etki süresi, ancak birkaç deneyin karşılaştırılmasından sonra bulunabilir.
      131. Remedileri birkaç günlüğüne vermek zorunda kalırsanız, semptomların sırası hakkında bilgi sahibi olamazsınız. Bir doz, bir önceki dozun neden olduğu semptomları iyileştirici şekilde etki edebilir. Daha sonraki denemeler, bu semptomların ikincil etki mi yoksa birbirini izleyen etki mi olduklarını gösterene kadar bunları köşeli parantez içinde kaydedin.
      132. Fakat sadece semptomlarla ilgileniyorsanız ve sırası ile ilgilenmiyorsanız , her gün verin.
      133. Semptomların tam karakterini öğrenmelisiniz - modaliteler en önemlisidir.
      134. Bir kişide semptomların hepsi görülmez.
      135. Remedinin bütün resmi, tüm proving  çalışmaları ile anlaşılabilir. Hiçbir yeni semptom görülmediğinde, madde iyice prove edilmiş olur.
      136. Sadece bazı insanlar sağlıklı olduklarında remedilere duyarlı olsalar da, BÜTÜN insanlar, hasta olduğunda benzerlik’e  duyarlıdır.
      137. Hassas insanlarda hafif dozlarla, birincil etkiler gözlemlenebilir. Ancak aşırı dozlarda "acelecilikle" içinde birincil ve ikincil etkiler birbirine karışır.
      138. Proving sırasında tüm semptomlar, denek daha önce deneyimlemiş olsa bile, ilacın semptomlarıdır.
      139. Denek tüm ayrıntıları not etmeli ve hekim durumları sormalıdır.
      140. Kişi yazamıyorsa, hekim ile her gün konuşmalıdır.
      141. En iyi provingler doktor tarafından kendi üzerinde yapılanlardır. Deneyimler, sürekli yapılan provinglerin sağlığın ilerlemesine katkıda bulunulduğunu gösteriyor.
      142. Uygulamada, remedinin semptomlarını hastalığın semptomlarından ayırmak için daima sağduyulu gözlem gereklidir.

Materia Medica’nın Oluşumu  (143 - 145)
143. Üretilen tüm semptomları toplarsak, gerçek bir materia medicamız olur.
144. Kitapta varsayımsal, hayali ya da sadece iddia olan hiçbir şey bulunmamalıdır.
145. Semptomlar doğru şekilde belirtilmiş ise, her hastalık için bir iyileştirici maddemiz var demektir.
İlacın Hastalığa Uygulanması
(146 - 171)
      146. Üçüncü nokta ilaçların kullanımı ile ilgilidir. Doktor, bu maddelerin kullanımında akılcı olmalıdır.
      147. En benzeri kullanılmalıdır [Aşağıdaki iki paragraf, 6. basımda yeniden yazıldı; açıklama değişse de, ancak içerik aynıdır]
      148. Homeopatinin muhtemelen nasıl çalıştığına dair bir açıklama.
      149. Akut hastalığa hızlı tepki verebilir, ancak kronik hastalıkların tedavisi daha uzun sürer.
      150. Kısa süreden beri var olan, önemsiz semptomlar diyet ve rejimle iyileştirilebilir rahatsızlıklardır.
      151. Hastalığın tam bir resmi ancak daha şiddetli semptomlar yolu ile sağlanacaktır.
      152. Çarpıcı ve çok sayıda semptom homeopatik bir remediye ulaşmamızı sağlayacaktır.
      153. Çarpıcı, tek, nadir ve tuhaf belirtiler ve semptomlar en önemlileridir. Genel semptomlar her hastalıkta ve neredeyse her remedide görülür.
      154. Eğer remedinin çarpıcı semptomları hastalığın semptomlarıyla eşleşirse ve hastalık uzun sürelerden beri süregelmiyorsa , "önemli ölçüde rahatsızlık vermeden" ilk dozla iyileşecektir.
      155. Hastalığın diğer semptomları("ki çok sayıdadır") vakanın bir parçası değildir ve "oyuna dahil edilmemişlerdir".
      156. Eğer hasta çok hassas ise, yeni "önemsiz" bir semptom üretebilirler. (Hastalığın ve remedinin özdeş üçgenler gibi birbirini örtmesi imkansızdır) ancak bu semptom, "aşırı hassas" olmayan hastalarda hissedilmemektedir.
      157. Fakat bazı durumlarda [6. baskı. doz yeterince küçük olmadığında], ilk saatlerde agrevasyon olabilir. Bu, orijinal hastalığın gücünü aşan remedinin yarattığı hastalıktan başka bir şey değildir.
      158. Bu "agrevasyon", remedinin doğru seçilmiş olduğunun bir işaretidir.
      159. Potens ne kadar düşük ise [6. baskı. Akut hastalıkların tedavisinde] agrevasyon da o kadar az görülür.
      160. Doz, rahatlamayacak kadar küçük olamaz; bu nedenle, mümkün olan en küçük değilse de herhangi bir doz, bir aggrevasyon oluşturacaktır.
      161. Kronik tedavi sırasında da agrevasyon olabilir, ancak derhal olmaz [6. baskı. En küçük dozun dozlar arasında dinamize edildiği kronik hastalıklarda (LM) agrevasyon tedavinin neredeyse tamamen bitmesine yakın görülür]
      162. TÜM remedileri bilmediğimiz için sıklıkla en yakın olanı vermeliyiz.
      163. En yakın remediyi verdiysek, tam bir tedavi bekleyemeyiz. Hastalığın bir parçası olmayan, remediye ait yeni semptomları görebiliriz.
      164. Eğer semptomlar kendilerine özgü ve ayırt edilebilir belirginlikte iseler, az sayıda semptom tedavinin karşısında engel oluşturmaz .
      165. Karakteristik olmayan semptomlar üzerinden reçete yazıyorsanız ve daha da uygun bir remedi bulamadıysanız, "olumlu sonucu vaat edemezsiniz".
      166. Bu vakalar nadirdir, çünkü biz giderek daha fazla remedi biliyoruz. Bu durum ile karşılaşıldığında daha sonradan daha doğru bir remediye ihtiyaç olur.
      167. Akut hastalıklarda, yanlış remedi verilirse ve vakada yeni semptomlar görürseniz, şimdi görülen doğru (yeni) remediyi verin.
       168. En iyi remediyi verin, vakayı yeniden çalışın, en iyi remediyi verin. [Zig-zag] (çünkü tüm remedileri bilmiyoruz).
      169. İki remedi yakınsa, en yakın olanı verin. Vakayı bir daha gözden geçirmeden diğerini vermeyin - çünkü durum değişebilir ve daha uygun bir seçim açığa çıkabilir. [6. baskı. Asla iki remediyi birlikte vermeyin]
      170. Bir vaka yeniden incelenirken, bir sonraki en iyi remedi açıkça belirtilmişse, verin.
      171. Cinsel olmayan hastalıklarda (psora), tedavi etmek için birden fazla remediye ihtiyacımız vardır- her biri [bir önceki remedi çalışmayı durdurduktan  sonra] kalan semptomlar üzerinden seçilmiştir.
Tek Taraflı Vaka  (172 - 184)
      172. Benzer bir güçlük, çok az semptom olduğunda ortaya çıkar. Bu vakalarda dikkatli olmak lazım.
      173. Çok az semptomu olan belirli kronik hastalıklar vardır. Bunlar "tek taraflı" hastalıklardır.
      174. Şikayet içten veya dıştan olabilir (bölgesel hastalıklar).
      175. Bu pratisyenin muhakemesinin eksikliğinden de kaynaklanabilir.
      176. Yine de, iyi alınan bir vakadan sonra bir veya iki semptom bulunmuş olabilir.
      177. BU ÇOK Nadir durumlarda, homoepatik olarak belirtilen remediyi vermeliyiz.
      178. Bazen, bu vakayı tedavi edecektir- özellikle semptomlar karakteristikse.
      179. Daha sıklıkla, remedi vakayı kısmi olarak kapsayacaktır.
      180. Bu, daha önce hiç fark edilmemiş yeni bir semptom dizisine, hastalığın kendisinin bir kısmına yol açar.
      181. Bu yeni semptomlar, remedi nedeniyle ortaya çıkmış olsa da, hastalığın semptomlarıdır - ve buna göre daha ileri tedaviler vermeliyiz.
      182. Bu gibi durumlarda remedinin tam benzer olmayan seçimi, daha doğru remedinin keşfedilmesini sağlar.
      183. İlk doz etkisi bittiğinde, ikinci remedi seçilebilir.
      184. İyileşme tamamlanana kadar her yeni remediden sonra vakayı tekrar tekrar ele alın.
      1833'ün 5. baskısı ile 1842'nin 6. baskısı arasında önemli değişiklikler yapıldığında, beşincisi italik, altıncı düz yazıdır. Yıldız işareti (*) okunmaya değer bir dipnota işaret eder.
İçerikİkinci Bölüm
17. Lokal hastalıklar
18. Kronik hastalık tedavisine giriş
19. Zihinsel Hastalıklar
20. Intermitent hastalıklar
21. Remedileri kullanma bilgisi
22. İlaçlar
23. Remedileri uygulamak
24. Dozajlar ve yardımcı tedaviler hakkında daha fazlası
Lokal Hastalıklar  (185 - 203)
      185. Lokal hastalıklar vücudun dış kısımlarında görülebilir. Ama tek başına var olduklarını düşünmek absürddür.
      186. "Lokal" olan problemler canlı organizmanın tamamı üzerinde büyük etkiye sahip olmayan problemlerdir. Mekanik yardıma ihtiyaç duyulduğunda cerrahi müdahale gereklidir (kemiklerin oturtulması, dikiş, yabancı cisimlerin çıkarılması vb.), ancak tüm canlı organizmanın iyileşmeyi başarabilmesi için dinamik bir yardım gerekir.
187. Ancak, dış yaralanma sonucu ortaya çıkmayan "lokal" belirtilerin kaynağı vücudun içindedir. Onları görüp harici olarak ele almak hem absürd hem de tehlikelidir.
      188. Canlı organizmaların bu dışsal problemlerden haberdar olmadıklarını düşünmek saçmadır.
      189. Tüm dışsal hastalıklar (yaralanmalar hariç), iç hastalıklı bir durumun sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.
      190. Dolayısıyla, tüm tedaviler bütüne yöneltilmelidir.
      191. Bu tecrübe yoluyla teyit edilir.
      192. Remedi belirlenirken sadece lokal sıkıntı değil, tüm değişiklikler dikkate alınmalıdır.
      193. Doz alındığında, vücudun genel hastalıklı durumu ile birlikte, lokal rahatsızlık da iyileşir- ki bu tüm hastalığın ayrılmaz bir parçasıdır.
      194. Lokal rahatsızlıklarda dahili olarak kullanılan remedi lokal olarak(harici) uygulanamaz. Yaşam güçü bütün sağlığı düzeltecek güçte değilse, akut hastalık, latent psora'nın dışa vurumudur.
      195. (Nadir olmayan) bu gibi durumları tedavi etmek için, akut evre ortadan kalktıktan sonra anti-psorik ilaçları verin. Zührevi olmayan durumlarda gerekli olan budur.
      196. Remedinin dahili alınması ile beraber lokal olarak uygulanmasının(harici) iyileşmeyi hızlandıracağı düşünülebilir.
       197. Bu yapılmamalıdır. Lokal bir rahatsızlığın olduğu hastalıklarda, tedavinin lokal olarak hastalıklı bölgeye uygulanması(harici), iç hastalıktan önce lokal semptomları yok edebilir ve bu bir tedavi gibi görünebilir ancak değildir.
      198. Yalnız lokal uygulamaların(harici) kullanımı kabul edilemez. Sadece lokal semptomları ortadan kaldırırsanız, daha karanlık iç semptomları görmek imkansızlaşır (bunlar çok hafif karakteristik  semptomlar olup görülmesi güç olabilir).
      199. Harici semptomlar ortadan kaldırılmışsa (ameliyat, vb.) kalan iç semptomlar remediyi bulmak için çok belirsiz olabilir, çünkü harici semptomlar artık görülememektedir.
      200. Harici semptomlar ortadan kalkmamış olsaydı, tüm hastalığı kapsayan bir remedi bulunup tam bir tedavi ile mükemmelen sonuçlanacaktı.
      201. Yaşam güçü, kronik bir hastalığı ifade ettiğinde, hastalığı yüzeyde tutar ve bu nedenle hayatın kendisini tehdit etmez. Ancak, dış tezahür genel hastalığın bir parçası olduğundan, hastalık kötüleştiğinde dışsal belirti de kötüleşir – o da hala bir temsilci olabilir.
      202. Harici hastalık şimdi yok edilirse, doğa, iç hastalıklarını arttırarak kaybı telafi edecektir. Bu, yanlış bir şekilde "sisteme geri çekilmek" olarak geçmektedir.
      203. İçteki hastalığı iyileştirmeden, harici sorunu ortadan kaldırmak ölümcül bir hatadır.

Kronik Hastalıkların Tedavisine Giriş
(204 - 209)
      204. Sağlıksız yaşamın sebep olduğu tüm kronik hastalıkları (77. parag) ve allopatik ilaçlar nedeniyle oluşan  hastalıkları (74. parag) hariç tutarsak, kronik hastalıkların geri kalanının çoğu, İSTİSNASIZ OLARAK, üç miasma tarafından oluşur; sikosiz, sifiliz ve daha büyük bir oranda, psora..
      205. Homoeopat hiçbir zaman birincil semptomları tedavi etmez, ancak altta yatan miazmayı iyileştirir. Bakınız : Kronik Hastalıklar kitabı
      206. Kronik vakayı alırken, hastanın hiç zührevi hastalıklar yaşayıp yaşamadığını dikkatlice araştırın. İki miazma mevcut olabilir, ancak sıklıkla psora tüm kronik hastalıkların tek temel nedenidir.
      207. Hastalığın nasıl değiştiğini anlamak için, ne tür bir allopatik tedavi gördüğünü öğrenin.
      208. Hastanın yaşı, yaşam tarzı ve diyeti, meslek, ev durumu, sosyal ilişki vb. özellikleri ile zihinsel durumunu ve mizacını da dikkate alın.
      209. Hastalığın resmini çizin ve hastaya en çarpıcı ve garip belirtileri söyletin.  
Akıl Hastalıkları (210 - 230)
      210. Tek taraflı hastalıkların hepsi psoriktir. Zihinsel hastalıklar ayrı bir sınıf değildir, çünkü tüm hastalıklarda zihin değişir.
      211. Hastanın mizacı genellikle remedi seçimini belirler - çünkü çoğu zaman dikkatli bir gözlemciden saklanamayacak karakteristik semptomları vardır.
      212. Şifa verici güçlerin Yaratıcısı, tüm ilaçların (yarattığı) zihni etkilediğini düşünür.
      213. Tabii mizacı ve zihin halini gözetmezsek, hastalıkları tedavi edemeyiz.
       214. Akıl hastalıkları diğer tüm hastalıklarla aynı şekilde tedavi edilir.
      215. Zihinsel hastalıkların tümü fiziksel olup fiziksel semptomlar hastalığın tek taraflı görünmesine neden olacak kadar hafiftir.
      216. Akut bir karaktere sahip pek çok bedensel rahatsızlık, fiziksel semptomları sona erdirebilmek için akıl hastalığına dönüşür.
      217. Bu gibi durumlarda tüm olguya bakmalıyız - fiziksel ve zihinsel.
      218. Semptomlar –daha  önceki fiziksel semptomlar dahil - arkadaşlardan veya ilişkilerinden öğrenilebilir.
       219. Bu semptomlar, silik olsa da halen mevcut bulunacaktır.
      220. Hastalığın tam resmi o zaman genellikle anti-psorik bir ilaçla reçetelendirilebilir.
      221. Çılgınlık, akut bir korku sebebiyle ortaya çıktığında, hasta latent duruma dönene dek, anti-psoriklerle değil (içten gelen psorik durumun patlaması olması rağmen) diğer kanıtlanmış remediler ile (Aconite, Belladonna, Stramonium) tedavi edilmelidir.
      222. Ancak bu hastalar iyileştirilmemiştir. Anti-psorik tedavi ile "tamamen kurtulmaları" gerekir.
      223. Eğer bu yapılmazsa, hastanın hafif bir nedenden tekrar eden atakları olacaktır.
      224. Zihinsel hastalığın, "eğitimdeki hatalar, kötü uygulamalar, ahlâk bozukluğu-, batıl inançlar ya da ihmalden” ziyade bedensel hastalıktan kaynaklandığı kesin değilse, bunun "dostça açıklamalar, danışmanlık ve mantıklı tavsiyeler" ile geliştirilebilecek olup olmadığına bakınız. Gerçek hastalık böyle bir seyirle hızla agrave olacaktır.
      225. İlgilenilmez ise, fiziksel sağlıklarını mahvedecek bazı duygusal hastalıklar vardır.
      226. Bunlar, erken bir aşamada "güven, dostça tavsiyeler  ve sıklıkla iyi gizlenmiş aldatmacalar" ile tedavi edilebilir.
      227. Ancak altta yatan neden psorik bir miasmadır (henüz tamamen gelişmemiş) ve tedavi altına alınmalıdır.
       228. Fiziksel hastalıklardan kaynaklanan zihinsel hastalıklarda, hastayı iyi tedavi etmeli ve "onun davranışları için kınamamalı" ya ceza uygulamamalı ya da işkence etmemeliyiz. Zorlamanın haklı tek sebebi remedinin kullanımını sağlamak için olmalıdır- ancak hastanın bilgisi olmadan bir içecek içersinde verilebilir.
       229. Doktor ve sorumlu her zaman onlara akıl sahibi olarak davranmalıdır.
      230. Anti-psorikler kullanılıyorsa vaka tedavi edilebilir [güvence ile ileri sürülebilir].
Intermitent-Gidip Gelen Hastalıklar                        (231 - 244)
      231. Gidip gelen hastalıklar, belli periyotlarda tekrar eden ve belirli aralıklar izleyen durumlardır. 232. Alternatif hastalıklar çok sayıdadır ve kronik hastalıklar sınıfına aittir. Genellikle, kronik psoranın bir tezahürüdürler. Kronik Hastalıklar kitabını okuyun.
      233. Tipik gidip gelen(intermittent) hastalıkta aynı durum belirli aralıklarla geri döner.
      234. Ateşli olmayan, gidip gelen hastalıklar çoğunlukla tamamen psoriktir ve nadiren sifilitik miasma ile komplike hale gelmiştir, ancak bazen onları tamamen yok etmek için küçük bir Cinchona dozu gerekir.
      235. Gidip gelen(intermittent) ateşlerde, semptomlar değiştiğinde, remedi benzer değişiklikleri oluşturabilmelidir.
      236. İlaç vermek için en uygun zaman nöbetin hemen sonrasıdır.
      237. Fakat ateşsizlik süresi çok kısa ise, terleme hafiflemeye başladığında remediyi verin.
      238. Semptomlar geri döner ve aynı resme sahip olurlarsa, remedi tekrar edilebilir. Ateş, bataklık bölgeleri nedeniyle ise, kalıcı iyileşme hastalığı yaratan faktörlerden uzaklaşmak suretiyle sağlanabilir.
      239. Tüm ateşler homeopatik remediler ile tedavi edilebilir.
      240. Tedavi mümkün değilse, her zaman psorik miasma nedeniyledir ki; bu yüzden miasmanın tedavi edilmesi gerekir.

Remediler Nasıl Kullanılır? (245 - 263)
      245. Şimdi remedileri nasıl kullanacağımızı, remedileri kullanırken diyet ve rejimi konuşacağız. Paragraf 246 - 248, 6. basımda tamamen yeniden yazılmıştır.
      246. En iyi seçilen remediler uygun aralıklarla tekrar edilmelidir.
      İyileşme olduğu sürece tekrar etmeyin (akut hastalıkta). Kronik hastalıkta da bu durum zaman zaman geçerlidir. Ancak nadirdir. Remedi iyi seçilmiş, oldukça potentize olmuş, suda eritilmiş ve düzgün şekilde verilmiş ise (her kullanımda succession ile dozun derecesi değişir), bir iyileşme meydana gelir. [Yeni yöntemi açıklayan dipnot.]
      En düşük dozlar tekrar edilebilir. Remedinin potensi her verildiğinde değiştirilmelidir.
      248. Doz, remedinin çalışması bitene kadar tekrarlanabilir. Nasıl yapılır? Potensi her seferinde değiştirmek için talimatlar. Agrevasyon en son gelir. 4 gram alkol içeren küçük şişe için bir globülü, her dozdan önce 8-10 kez avuca vurulmalı.
      249. Eğer remedi yeni ve rahatsız edici semptomlar üretirse, bu homeopatik değildir ve nötralize edilmeli ve / veya bir sonraki ilaç, yanlış seçilenin yerine geçmesi için derhal verilmelidir.
      250. Yanlış remedi verildiğini gördüğünüzde doğru olanı bulun ve verin!
      251. Bazı ilaçların alternatif eylemleri vardır. Eğer birine (Ignatia, Bryonia, Rhus tox) verirseniz ve iyileşme olmazsa tekrar verin.
      252. Eğer en uygun remedi verildikten sonra hiçbir şey olmazsa, hayat tarzlarında iyileştilmesi gereken bir engel var demektir.
      253. Akut hastalıklarda ilk olumlu değişiklik genelde zihinseldir - zihin özgürlüğü, pozitif ruh hali. Bunun tersi agrevasyonda görülür.
      254. Gözlemci hastanın farkedemeyeceği değişiklikleri de gözlemleyebilmelip not etmelidir.
      255. Vakayı en ince noktasına kadar incelerseniz ve semptomlarda herhangi bir değişiklik olmadığını fark ettiyseniz, ancak hastanın ruh hali daha iyiyse, remedinin harekete geçmesi için daha fazla zamana ihtiyaç olabilir, ya da tedavide bir engel olabilir veya doz yeterince küçük değildir .
      256. Hastada yeni semptomlar varsa(ilacın kendi semptomları) – bu, ilacın doğru olmadığına işarettir –hasta iyi hissettiğini söylüyor olsa bile, buna inanmamalıyız.
      257. Herhangi bir remediyi favori remediniz haline getirmeyin, yoksa diğerlerini, hatta ondan iyi olanları göz ardı edersiniz.
258. Eğer onlarla kötü sonuçlarınız olduğu için bazı remedilerden kaçınırsanız (kendi hatanızdan kaynaklansa bile), bütünsel yapı ile benzerlik içinde olan TÜM remediler her zaman kullanılabilir, saçma önyargıların bu ciddi seçime engel olmasına izin vermeyin.
      259. Verdiğimiz dozlar çok küçük olduğu için, ilaç etkisi yapabilecek her şey diyet ve rejimden çıkarılmalıdır.
      260. Kronik hastalıklarda bu daha da önemlidir (bunu kaçınılması gereken şeyler listesi takip eder).
      261. Kronik hastalıklarda en iyi şey, iyileşmeye engel şeyleri ortadan kaldırmak, istirahat, egzersiz ve iyi beslenmeyi teşvik etmektir.
      262. Akut hastalıklarda, hastanın istediğini yemesine izin verilmelidir.
      263. Arzulanan şeylere makul sınırlar içinde izin verilir, oda ve sıcaklık hastanın dilediği şekilde kontrol edilmelidir.

İlaçlar (264 - 271)
      264. Hekimin kullanacağı ilaçlar saf  olmalıdır.
      265. Hekim, hastanın doğru ilacı aldığını görmelidir. (6. Basımda- hekimin kendisi tarafından hazırlanır.)
      266. Hayvan ve bitki remedileri ham hallerinde en mükemmel haldedirler.
      267. Ekstrakt yapma talimatları.
      268. Taze tedarik edilmeyen malzemeler ile ilgili, özgün olduklarına ikna olmalısınız.
      269. Potentizasyonun tanımı [kavramsal]
      270. Yüzlük potenslerin hazırlanmasına ilişkin açıklamalar (6. baskı: LM potensleri)
      271. Öğüterek toz haline getirme tarifi (6. baskı: hekim kendisi yapmalıdır)
Remedilerin Uygulanması  (272 - 279)
      272. Hiçbir vakada aynı anda, tek remediden fazlasını vermek gerekli değildir (6. baskı: bir globul OK, ancak suda çözülmüş ve iyi karıştırılmışsa çok daha fazla sinire etki eder)
      273. Bir defada, tek remedy verilmesinin tek yol olduğu nasıl anlaşılmaz? (6. baskı: Homeopatide hastaya bir seferinde iki farklı ilaç verilmesine asla izin verilmez.)
      274. Tek remedynin bütünlüğü ve kanıtları(proving) vardır. Eğer ikisini birden verirsen sonuçları değerlendiremezsin.
275. Dozun büyüklüğünü de kontrol etmelisiniz.
      276. Remedy homeopatik olsa da, çok büyük bir dozda zarar verebilir ve daha yüksek potens daha fazla zarar verir. "Çok sıklıkla tekrarlanan büyük dozlar problem getirir."
      277. Doz yeterli küçüklükte ise faydalı ve yumuşak bir etkisi olacaktır.
      278. Ne kadar küçük olmalı? Teori ve spekülasyon cevap değildir. Dikkatli gözlem ve doğru tecrübe tek başına bunu belirler.
      279. Tecrübeler, homeopatik tedavi yönteminin seçilmiş ve oldukça potentize edilmiş remedy dozunun hiçbir zaman doğal bir hastalığı yenmek için çok küçük olamayacağını göstermektedir.
Dozajlar ve İlgili Uygulamaları Hakkında Daha Fazlası
280 -294 Paragrafları 6.Baskı için baştan sona tekrar yazıldı.
280. Materyalist insanlar bunu anlamaz.
281: Herkes, özellikle de hastalıklı bir durumda, benzerlik’ten etkilenme yeteneğine sahiptir. Kuramsal şüphecilik çok saçma. İkna etmek için hastaya plasebo verin ve bu noktada kendisini daha iyi hissetmesini sağlayın.
      282. Doz, zaten etkilenmiş kısımlarda agrevasyon oluşturabilir. Yapay hastalıklar, doğal hastalıkların yerini alabilir. Doz çok büyükse, ilk doz özellikle kronik hastalıklarda agrevasyon oluşturur.
      283. Gerçek şifa sanatçısı, iyi seçilmiş remediyi agrevasyonu önlemek için yalnızca çok küçük bir dozda reçete eder. Böylelikle yanlış bir ilaç ise, dozun küçüklüğü zararı önleyecektir.
      284: Dozun etkisi miktarla azalmaz. Sekiz damla, iki damlanın dört katı daha güçlü değildir. Burun ve solunum organları ilaçların etkisine açıktır. Tüm cilt, özellikle de içilen bir remedy ile birleştiğinde, tıbbi çözümlere adapte olur.
      285: Miktarın azalması gibi dozun azalması gereklidir. Ör: tek bir globul.
      286: Dozun çözüldüğü sıvının miktarı ne kadar fazla ise o kadar iyidir, o kadar fazla yüzey alanı ile temas eder. Mineral mıknatısların, elektriğin ve galvanizmin dinamik kuvvetleri yaşam prensibine göre hareket eder.
Onların homeopatik olarak kullanılmaları konusunda yeterince şey bilmiyoruz. Vücut üzerindeki bilimsel, saf etkileri test edilmemiştir.
      287: Daha da seyreltilerek ilacın etkisi değiştirilir. Herkes, hassas hastalar için uygun hale getirmek için dozu ne şekilde azaltacağına kendisi karar vermelidir.
287: Mıknatısın iyileştirme güçleri Materia Medica Pura'da özetlenmiştir.
      288. İlaçların sıvı haldeki etkileri kesinlikle güç olarak ruh benzeri bir şeydir. (Koklamanın etkililiğini açıklayan dipnot)  Mesmerizm ve hayvan manyetizması da paha biçilmez hediyelerdir.
      289: Dokunma hissine sahip olan vücudun her bir kısmı, ilacı alabilir. Olumlu ve olumsuz mesmerizmin tartışılması.
      290: Burun, rektum ve cinsel organların içi de ilaç etkenine duyarlıdır. Kronik yatalak hastalarda masajın avantajları.
      291: Hislerini kaybetmiş olan organlar bile (ör; koku alma hissi) remediye duyarlı olacaklardır. Hidroterapi tartışması.
      292: Özellikle ilaç sıvı formda ise, vücudun dış kısımları dahi duyarlı olacaktır.
      293: Mesmer'e ve "hayvan manyetizma" sının güçlerine ve hipnozun iyileştirici etkilerine bir atıf.
      294: Yaşam gücü ışığında, "olumlu" ve "olumsuz" mesmerizmin devam eden tartışması.
      * Bu taslak Julian Winston tarafından Wellington College of Homeopathy öğrencileri için hazırlandı. 'Bugün Homeopati'de' dergisinde ABD'de basıldı. Dudgeon (1893) tarafından çevrilen ve Boericke'nin (1922) 6. baskıdan eklemeleriyle (gerektiğinde) ve 6. Kunzli çevirisiyle çapraz referans olan 5. baskıdan alındı. 1833'ün 5. baskısı ile 1842'nin 6. baskısı arasında önemli değişiklikler yapıldığında, 5.si  italik, 6. baskı düz tip olacak. Yıldız işareti(*) okunmaya değer bir dipnota işaret eder.)