- Samuel Hahnemann
Born: April 10, 1755, Meissen, Germany
Died: July 2, 1843, Paris, France
Homeopati’nin Kanunları
Organon Özeti
Anahatlar – I. Bölüm
1.Hastalık ve iyileşme ile
ilgili Temel Esaslar
2. Yaşam gücü kavramı ve hastalıkla ilişkisi
3. İspat (proving) ihtiyacı (ilacın yapısını belirleme)
4. Benzerlik kuramı
5. Nasıl çalışır
6. Homepati sisteminin felsefesi
7. Şimdiye kadar anlatılanların özeti
2. Yaşam gücü kavramı ve hastalıkla ilişkisi
3. İspat (proving) ihtiyacı (ilacın yapısını belirleme)
4. Benzerlik kuramı
5. Nasıl çalışır
6. Homepati sisteminin felsefesi
7. Şimdiye kadar anlatılanların özeti
8. Akut ve Kronik hastalıklar
9. Vaka alımı
10. Salgın hastalıklar
11. Kronik hastalıklar
12. Remedilerin etkisi
13. İspat(proving) çalışmaları
14. Materia Medicanın formasyonu
15. İlacın hastalığa uygulanması
16. Tek yönlü vaka
10. Salgın hastalıklar
11. Kronik hastalıklar
12. Remedilerin etkisi
13. İspat(proving) çalışmaları
14. Materia Medicanın formasyonu
15. İlacın hastalığa uygulanması
16. Tek yönlü vaka
Hastalık ile İlgili Temel Esaslar ve İyileşme Ne Demektir (Paragraf 1 - 9)
•
1. Hekimin
tek görevi, hastalık üzerinde yorum yapmak değil hastayı iyileştirmektir.*
2. İdeal bir iyileşme, kolayca anlaşılabilir ilkelere göre en kısa sürede, en az zarar verecek şekilde tüm hastalığı uzaklaştıran, hızlı, yumuşak ve kalıcı olandır.
2. İdeal bir iyileşme, kolayca anlaşılabilir ilkelere göre en kısa sürede, en az zarar verecek şekilde tüm hastalığı uzaklaştıran, hızlı, yumuşak ve kalıcı olandır.
•
3.
Eğer
hekim, hastalıkta neyin iyileştirilebilir ve ilaçlarda neyin iyileştirici olduğunu,
ilacın nasıl uygulanması gerektiğini anlıyor (iyi tanımlanmış prensiplere göre)
ve hastanın iyileşmesini engelleyen şartları nasıl ortadan kaldıracağını da
biliyorsa doğru bir hekimdir.
•
4. Sürekliliğe
neden olan sebepleri tanıma ve onları yok etmeye ihtiyacı.
•
5. Hastalığı
uyandıran sebebe VE hastanın kişiliği, aktiviteleri, yaşam biçimi, alışkanlıkları
vs içeren ana nedene (ki genellikle kronik bir hastalıktır) dikkat çekilmesi.
•
6. Metafizik
bir yoruma ihtiyaç yoktur. Hastalıklar, somut semptomların toplamıdır *
• 7.
İyileştirmek
için, sadece bütünü tedavi etmen gerekir. [Semptomatik rahatlatma DEĞİLDİR, tek bir
semptom hastalığın tamamı değildir.] *
• 8. Eğer
tüm semptomlar
ortadan kaldırılırsa, hastalığın kökü kurutulur.
•
9.
Hekim,
varoluşlarını daha yüce bir amaç ile uyumlu olacak şekilde bedenlerini
kullanabilsinler diye insanların sağlıklı olmalarını ister.
Yaşam Gücü ve Hastalıkla
İlişkisi (10 - 18)
•
10. Yaşam
ruhu (gücü) olmaksızın organizma ölüdür.
•
11.
Hastalıklarda,
yaşam gücü dengesizleşir. *
•
12.
Yaşam
gücü hastalığı üretir. BU NEDENLE eğer yaşam gücü iyileştirilirse, hastalık da
iyileşir [bunun
nasıl olduğu ise hekimi ilgilendiren bir durum değildir].
•
13.
Hastalıklar
acayip ya da ayrı varlıklar değildir. Bunu böyle düşünmek saçmadır. Sadece
materyalistler böyle düşünür. Bu
şekilde düşünme, kovansiyonel tıbbı zarar vermeye (karanlığın sanatı olmaya), yetersiz
şifaya itmiştir.
•
14. Marazi
-hastalıklı- olan herşey iyileşebilir.
•
15.
Hastalanmış
yaşam gücü ile hastalığın semptomları aynı şeydir.
•
16.
Hastalıklar
ruh gibi (enerjetik) olduğu için ona karşı etkili olabilecek ilaç da ruh gibi (enerjetik)
olmalıdır.
•
17. Hekimin,
içsel değişiklikleri yok edecek semptomların tamamını ortadan kaldırması
gerekir.
• 18. Remediye rehberlik eden şey bu
bütünlüktür.
İspat İhtiyacı (Provings)
(İlacın yapısının belirlenmesi) (19 - 21)
(İlacın yapısının belirlenmesi) (19 - 21)
•
19. İlaçlar
dengesizliğe neden olmadığı sürece iyileşme sağlayamaz.
•
20.
İlaçların
gücü, sadece yaptığı etkileriyle keşfedilebilir. Akıl yürütmeyle değil.
•
21.
İspat
(proving) sonucu çıkan semptomlar, onların gücünü öğrenmenin tek yoludur. Teorik
deney hiç birşeyi ortaya çıkarmaz. Remediler, sadece karakteristik semptomlara
neden olarak insan sağlığını değiştirme yeteneğine sahip oldukları için şifa
verir.
Benzerlik ilkesi
(22 - 27)
(22 - 27)
•
22. İlaçların
iyileştirici gücü, sadece sağlıklı durumda semptom oluşturabilirken, hastalık
halinde de onları ortadan kaldırabildiği için mevcut bulunmaktadır. İlaçlar,
hastalığa benzer ya da karşıt olabilirler. Hangisinin kullanılacağı tecrübeyle
ortaya çıkarılır. [Allopatik
ilaçların tarifi]
•
23.
Ancak,
tecrübe göstermiştir ki antipatik-zıt - ilaçlar şifa vermez; semptomlar
yenilenmiş bir yoğunlukla geri döner..
•
24. Bu
nedenle homeopathy
seçilecek
sistemdir.
•
25. Bu sadece
tecrübe yolu ile öğrenilebilir.[sürekli
kaleydoskopun içine bakıyor gibi olan sıradan bir hekimin uyguladığı gibi bir tecrübe
türü değildir.] *
•
26.
Daha
zayıf dinamik bir hastalık doğada onun benzeri daha kuvvetli bir hastalık tarafından
ortadan kaldırılır.
•
27.
İyileştirici
güçler, hastalık semptomlarına benzeyen
ama daha güçlü olan semptomlara dayanır.
Nasıl Çalışır (deneme) 6. baskıda tekrar yazılmış. (28 - 29)
•
28. Nasıl
çalıştığı ile ilgili bilimsel açıklamaların önemi azdır. Çalışmaya başlamış bir
şey için değeri de yoktur. Ne var ki…
•
29.
Remedinin
oluşturduğu yapay hastalık, daha zayıf olan doğal hastalığı etkisiz hale
getirir. Yapay hastalığın gücü tükendiğinde vücut normal sağlığına geri döner.
En mümkün açıklama budur.
•
Sistem felsefesinin düzeni
(30 - 69)
Sistem felsefesinin düzeni
(30 - 69)
•
30. İnsan
vücudu sağlıklı halinin kendi tabiatındansa ilaçlarla değiştirilmesine daha yatkındır.
•
31.
Hastalık
yapıcı etkenler her birimizi etkilemez. Sadece yatkın olduğumuz zaman
hastalanırız. [SUSCEPTIBILITY -Yatkınlık]
•
32. İlaç
maddeleri tüm insanları etkileyebilir.
33. Bu
yüzden vücut, ilaç etkilerine karşı daha duyarlıdır.
•
34. Yapay
hastalık sadece daha güçlü değil, aynı zamanda en benzeri olmalıdır [ yaşam
prensibi; içgüdüseldir, bir nedene dayanmaz ve hafızası yoktur]. Doğa, eski bir hastalığı ona
benzemeyen yeni bir hastalık ekleyerek iyileştiremez.
•
35. Aynı
kişide 2 birbirine benzeşmeyen hastalığın karşılaştığını düşünelim [36-40 paragraflarında örnekler
verilmiştir].
•
36.
Eski
hastalıklar benzemeyen yeni hastalıkları ortadan kaldıracaktır.
37. Kronik
hastalıklar, homeopatik olmayan tedavilerden
etkilenmez.
•
38. Daha
güçlü olan yeni hastalık eski hastalığı bastırabilir ancak onu asla yok edemez.
•
39.
Allopatik
tedavi hastalığı bastırır, ilaç tedavisi kesildiğinde hastalık geri döner.
•
40. Yeni
hastalıklar, daha eski olanlarla birleşerek komplex hale gelir. Ama hiç biri
diğerini yok edemez.
•
41.
Allopatik
tıptaki ağır ilaç tedavisi, yapay ilaç hastalığı oluşturur ve kronik bir
problem haline getirir.
•
42. Birbirine
benzemeyen iki hastalık aynı anda vücutta var olabilir.
•
43.
Ancak
birbirine benzer iki hastalık karşılaştığı zaman biz iyileşmenin nasıl meydana
geldiğini gözlemleyebiliriz.
•
44.
İki
benzer hastalık birbirini bastıramaz, uzaklaştıramaz ve aynı zamanda var olamaz.
•
45.
İki
benzer hastalık organizmada birbirini yok edecektir.
46. Yukarıdaki durumlara ait
örnekler..
•
47. Verilen
örnekler doğa kanuna göre iyileşmenin nasıl olduğuna ikna edici şekilde nettir.
•
48.
Benzemeyen
hastalıklar, iyileştirmez.
•
49. Tabiat,
tedavi edici homeopatik hastalıklar konusunda fakir. Bu yüzden onları
genellikle fark edemiyoruz.
•
50.
İyileştirici olanlarda dozaj kontrol edilemediği bunlar başka
problemler de getirebilirler.
• 51. Ancak hekimin mevcut pek çok ilacı
vardır.
6. Baskıda 52 - 56 Aforizmalar Baştan Sona Yeniden Yazılmıştır.
•
52. Hekim,
tabiata baktığında, sadece homeopatiyle tedavi etmeyi öğrenecektir. 2 metot vardır: Allopatik and Homeopatik. İkisi
birbirinin zıttıdır. Hastanın
hevesi nedeni ile aynı anda ikisini uygulamak cinayettir.
•
53. Yumuşak
bir tedavi SADECE homeopati sayesinde yapılabilir. İlaçları uygulamanın ilk
biçiminin homeopati olması gerekir. Gerçek ve ılımlı iyileştirme sadece
homeopatik olabilir.
•
54. Homoeopathic
metot
tektir.
Allopatik uygulama varsayımlara
dayanır.
•
55. 2. Yöntem
allopatiktir.
İnsanların allopatik tıbba
saplanmalarının tek nedeni, semptomları palyatif olarak rahatlatmasıdır.
•
56. 3. Metot
antipatik ya da palyatif denilendir.
Hastalar, çabuk anında
yapılan iyileştirmelerle kandırıldı ancak bu metot temel olarak zararlıdır.
•
57. Zıt etkiye sahip remediyle
tek bir semptomu tedavi etme örnekleri.
•
58.
Neden
anti-patik
tedavi kötüdür? Tek
bir semptoma karşı yönlendirilir.
•
Kısa süreli bir rahatlamayı hastalığın uzun
dönemli kötüleşmesi izler.
•
59. Antipatik
tıbbın zarar verici etkilerine örnekler.
•
60.
Palyatif
ilacın dozunun artırılması asla iyileştirme sağlamaz.
61.
Hekimlerin,
(üzücü sonuçların
üzerinde düşünme kabiliyetleri olmuş olsalardı) zıt ilaçların sonucunu görüp, homeopatik tedavinin daha iyi ve iyileşmeyi sağlayan
tek tedavi olduğunu anlamaları gerekirdi.
•
62. Palyasyonun
neden tehlikeli olduğu 63-69
paragraflarında açıklanmaktadır.
•
63. İlacın
ilk reaksiyonu ve yaşam gücünün ikincil ya da karşı reaksiyonu.
•
64.
Primer
(ilk) ve sekonder(ikincil) reaksiyonların açıklanması.
•
65.
Paragraf 64’de ifade edildiği gibi primer ve sekonder etkilere ait
örnekler.
•
66.
Sağlıklı bir bedende yaşam gücünün homeopatik doza karşı sekonder reaksiyonu farkedilmez. Ancak bu remedilerden bazılarının primer
aksiyonu iyi bir gözlemci tarafından algılanabilir.
•
67.
Bu
GERÇEKLER homeopatinin neden iyi olduğunu açıklar [uzun bir dipnotla, homeopat olduklarını
iddia eden ancak doğru remediyi arayıp bulmayı savuşturan ve palyatif tedavi uygulayan
“karışık mezhep” ayıplanmıştır]
*
•
68. Homeopatik
tecrübede ilacın çok küçük bir dozunun doğal hastalığı sona erdirdiği
görülmüştür.
•
69. Antipatik tedavi de tam olarak tersi durum
oluşur. Palyasyon geçince hastalık eskisinden daha kötü olur.
•
70: Şimdiye
kadar anlatılanların özetidir.
•
71. Tüm
hastalıklar semptom gruplarıdır ve benzeri olan remedilerle
iyileştirilebilir. İyileşme 3 noktadan
oluşur: hastalığın incelenmesi, remedinin incelenmesi, kişilere nasıl
uygulanacağının öğrenilmesi (3. Paragrafa bakınız).
Akut ve Kronik hastalıklar (72 - 81)
•
72. Akut
ve kronik hastalıkların tanımı.
•
73. Akut
hastalığın irdelenmesi
•
74. En
kötü kronik hastalıklar allopatik ilaçlar kullanan kabiliyetsiz hekimler
tarafından üretilir.
•
75.
Bu
hastalıklar en iyileşemez olanlardır.
•
76.
Homeopati
doğal hastalıkları iyileştirebilir Allopatik
tedavinin yol açtığı zayıflıklar, zamanla sadece yaşam gücünü kendisi
tarafından yok edebilir. (geri plandaki herhangi bir miyazmanın tedavisiyle ).
•
77. Bağımlılık
kaynaklı olmayan ve rahatsızlık veren bazı hastalıklar kronik olarak
tanımlanır. Nedeni ortadan kaldır ve hastalığı ortadan kaldır.
•
78.
Gerçek
kronik hastalık, kronik miyazmadan doğar.
•
79.
Sifiliz ve skozis.
•
80-81.
Psora (1828’ de yayınlanan Kronik Hastalıklar’ı oku)
Vaka Alımı (Bilgiyi nasıl ortaya çıkarırsın)
(82 - 104)
(82 - 104)
82. Hastalıkları
iyileştirmek için vaka alımı çok dikkatli yapılmalıdır.
83. Hastalık tablosunu anlamak için gerekli olan şeyler: önyargılardan ve hislerden bağımsız olmak. Vakadaki hastalık durumunun bireysel olarak araştırılması (genel doğrultuda).
84. Hasta konuşur. Hekim sessizliğini korur. Araya girmez ve not eder.
85. Her bir semptom için yeni bir başlık oluşturur.
86. Hasta bitirdiğinde, özel ayrıntıları sor.
87. ‘Evet’ ya da ‘Hayır’la cevap vereceği sorular sorma.
88. Vücudunda bahsetmediği bölgeler ile ilgili sorular sor.
89. Hekimin bundan sonra daha detaylı soru sorması gerekir.
90. Hekim hastada gözlemlediği şeyleri not etmelidir.
83. Hastalık tablosunu anlamak için gerekli olan şeyler: önyargılardan ve hislerden bağımsız olmak. Vakadaki hastalık durumunun bireysel olarak araştırılması (genel doğrultuda).
84. Hasta konuşur. Hekim sessizliğini korur. Araya girmez ve not eder.
85. Her bir semptom için yeni bir başlık oluşturur.
86. Hasta bitirdiğinde, özel ayrıntıları sor.
87. ‘Evet’ ya da ‘Hayır’la cevap vereceği sorular sorma.
88. Vücudunda bahsetmediği bölgeler ile ilgili sorular sor.
89. Hekimin bundan sonra daha detaylı soru sorması gerekir.
90. Hekim hastada gözlemlediği şeyleri not etmelidir.
91. Kronik
hastalıklarda, ilaç
alınmadan önce semptomların ne durumda olduğu anlaşılmalıdır. Gerçek hastalığı görebilmek
için ilacı bırakmasını iste.
92. Hızlı
seyreden (akut) hastalıklarda diğer ilaçları unut. O sorunu çözmek için uğraş.
93. Hastayla
ilgili arkadaşlarının ne söylediğine de bak.
94. Kronik
hastalık vakalarında hastalığın sürmesine neden olan sebepleri yok etmek için
alışkanlıkları, diyeti ve evdeki durumu hakkında sorular sor.
95. Kronik
hastalık vakalarında, hastalık
beraberinde olan en küçük tuhaf durumlar da öğrenilmelidir.
96. Bazı
hastalar semptomlarını abartabilir.
97. Bazıları
da sahte bir utangaçlığı sahiptir ve semptomlarının önemsiz olduğunu iddia eder.
98. Hastanın
kendi ifadelerine de inan.
99. Akut
hastalıklar kısa sürelidir ve tedavisi kolaydır. Sorgulamaya daha az ihtiyaç
duyulur ve kendiliğinden detay verir.
Salgın Hastalıklar (100 - 102)
•
100.
Salgın
hastalıkların araştırılması.
•
101.
Salgın
hastalığın bütününü görmek vakit alacaktır.
•
102.
Birkaç
hastadan sonra hastalığın özelliklerini anlayabilirsin.
•
Kronik Hastalıklar (103 - 104)
•
103.
Kronik
hastalık dikkatlice incelenmelidir. Hastayı bütün olarak
anlamalısın.
•
104.
Bütün
resmi kabaca çizildiğinde, en zor kısmı bitmiş demektir. Hekim hastalığın bir
resmine sahiptir. İlacın etkisini görmek için hastaya nasıl olduğunu sor ve
iyileşen semptomların üstünü çiz.
Remedilerin Etkileri (105 - 120)
•
105.
İkinci
konu remedilerin tanınmasıdır.
•
106.
Birkaç
ilacın patolojik etkileri bilinmelidir ki aralarından seçebilelim.
•
107.
Hasta
insanlara ilaçları vererek ilacın etkileri ile ilgili çok fazla bir şey
öğrenemezsin. Çünkü ilaç semptomları doğal hastalık semptomları ile karışacaktır.
•
108.
İlaçların
etkisini ortaya çıkarmak için provingler yapmalısın.
•
109.
Bu
metodu öneren ilk bendim.
•
110.
Zehirlerin
etkisini görebilmiş kişiler, hastalık lezyonlarının ilacın iyileştirici gücünü
gösteren basit ipuçları olduğunu asla anlayamamışlardı. Bu olası bir tahminle ya
da duyular yolu ile öğrenilemez.
•
111.
Tedavi
edici etkisi konusunda referans olmamasına rağmen ilaçların saf etkisini
gözlemledim ve sadece kendilerine has
özelliklerine göre kesin ve güvenilir hastalık semptomları ürettiğini
gördüm.
•
112.
İlaçlar
yüksek dozda verildiğinde semptomlar sona erdiğinde, tehlikeli etkiler görülür. Bu primer-birincil etki (Parag. 63) ile sekonder-ikincil etkiyi
hatırlatır (Parag. 62-7). İnsan
organizması sağlığı normal bir sağlık durumuna yükseltmek için gerektiği kadar
reaksiyon verir.
•
113.
Tek
istisna narkotik ilaçlardır. Sekonder etkisi daha büyük iritasyon ve hassasiyet
üretir.
•
114.
Narkotik
olanların dışındakilerde, sağlıklı insanlara uygun dozlarda verildiğinde
birincil etkileri gözlemleriz.
•
115.
Zıt
olan semptomlar, ikincil etkiler değil, daha çok birbirini izleyen etkilerdir.
•
116.
Çok az kişide bazı semptomlar çok sık olurken,
diğerleri nadiren olur.
•
117.
Nadiren
olan semptomlar aşırı duyarlılık durumudur-madde diğerlerinde bu etkiyi
göstermez. Fakat homeopatik olarak kullanıldığı zaman TÜM bireyleri
iyileştirir.
•
118.
Her
ilaç, kendine has bir etkiye sahiptir.
• 119. Hiçbir madde diğerleriyle karıştırılamaz.
• 120. Böylelikle tüm ilaçlar birbirlerinden
dikkatlice ayrılmalıdır, böylece
hekim doğru remediyi seçebilir.
•
Provinglerin Yapılması (121 - 142)
•
121.
Güçlü maddeler küçük dozla bile etki yapar, zayıf maddeler ancak daha yüksek
doz verildiğinde etki yapar ve en yumuşakları çok hassas insanlar üzerinde denenmelidir.
•
122.
Provinglerde kullanılan ilaçlar saf olmalı ve iyi biliniyor olmalıdır.
•
123.
Saf formda alınmaları gerekir.
•
124.
Diğer maddelerle karıştırılmamalıdır.
•
125.
Araştırmacıların diyetleri katı bir şekilde düzenlenmeli ve
basitleştirilmelidir. Uyarıcı içecekler olmamalıdır [özel kısıtlamaları veren
dipnot].
•
126.
Proving yapanların güvenilir olması ve kendini gözleme adamaları gerekir. Duyumları
doğru bir şekilde tarif edebilmek için sağlıklı ve akıllı olmalıdırlar.
•
127.
Provingler her iki cinsiyet tarafından yapılmalıdır.
•
128.
Denekler birkaç gün boyunca günde 30ch’lik 4-6 globülü almalıdır.
•
129.
Etkiler hafifse, birkaç tane daha globül alın. Küçük bir doz ile başlayın ve her
gün arttırın.
•
130.
İlk doz semptomlar üretirse, gözlemci semptomların ardışık düzenini öğrenebilir
- bu da birincil ve birbirini izleyen etkileri öğrenmek için yararlıdır.
Remedinin etki süresi, ancak birkaç deneyin karşılaştırılmasından sonra bulunabilir.
•
131.
Remedileri birkaç günlüğüne vermek zorunda kalırsanız, semptomların sırası
hakkında bilgi sahibi olamazsınız. Bir doz, bir önceki dozun neden olduğu semptomları
iyileştirici şekilde etki edebilir. Daha sonraki denemeler, bu semptomların
ikincil etki mi yoksa birbirini izleyen etki mi olduklarını gösterene kadar
bunları köşeli parantez içinde kaydedin.
•
132.
Fakat sadece semptomlarla ilgileniyorsanız ve sırası ile ilgilenmiyorsanız ,
her gün verin.
•
133.
Semptomların tam karakterini öğrenmelisiniz - modaliteler en önemlisidir.
•
134.
Bir kişide semptomların hepsi görülmez.
•
135.
Remedinin bütün resmi, tüm proving
çalışmaları ile anlaşılabilir. Hiçbir yeni semptom görülmediğinde, madde iyice prove edilmiş olur.
•
136.
Sadece bazı insanlar sağlıklı olduklarında remedilere duyarlı olsalar da, BÜTÜN insanlar, hasta olduğunda benzerlik’e
duyarlıdır.
•
137.
Hassas insanlarda hafif dozlarla, birincil etkiler gözlemlenebilir. Ancak aşırı
dozlarda "acelecilikle" içinde birincil ve ikincil etkiler birbirine
karışır.
•
138.
Proving sırasında tüm semptomlar, denek daha önce deneyimlemiş olsa
bile, ilacın semptomlarıdır.
•
139.
Denek tüm ayrıntıları not etmeli ve hekim durumları sormalıdır.
•
140.
Kişi yazamıyorsa, hekim ile her gün konuşmalıdır.
•
141.
En iyi provingler doktor tarafından kendi üzerinde yapılanlardır. Deneyimler, sürekli
yapılan provinglerin sağlığın ilerlemesine katkıda bulunulduğunu gösteriyor.
•
142.
Uygulamada, remedinin semptomlarını hastalığın semptomlarından ayırmak için
daima sağduyulu
gözlem gereklidir.
Materia Medica’nın Oluşumu (143 - 145)
143. Üretilen tüm
semptomları toplarsak, gerçek bir materia medicamız olur.
144. Kitapta
varsayımsal, hayali ya da sadece iddia olan hiçbir şey bulunmamalıdır.
145. Semptomlar doğru
şekilde belirtilmiş ise, her hastalık için bir iyileştirici maddemiz var
demektir.
İlacın Hastalığa Uygulanması
(146 - 171)
(146 - 171)
•
146.
Üçüncü nokta ilaçların kullanımı ile ilgilidir. Doktor, bu maddelerin
kullanımında akılcı olmalıdır.
•
147.
En benzeri kullanılmalıdır [Aşağıdaki iki paragraf, 6. basımda yeniden yazıldı;
açıklama değişse de, ancak içerik aynıdır]
•
148.
Homeopatinin muhtemelen nasıl çalıştığına dair bir açıklama.
•
149.
Akut hastalığa hızlı tepki verebilir, ancak kronik hastalıkların tedavisi daha
uzun sürer.
•
150.
Kısa süreden beri var olan, önemsiz semptomlar diyet ve rejimle
iyileştirilebilir rahatsızlıklardır.
•
151.
Hastalığın tam bir resmi ancak daha şiddetli semptomlar yolu ile sağlanacaktır.
•
152.
Çarpıcı
ve çok sayıda semptom homeopatik
bir remediye ulaşmamızı sağlayacaktır.
•
153.
Çarpıcı, tek, nadir ve tuhaf belirtiler ve semptomlar en önemlileridir. Genel
semptomlar her hastalıkta ve neredeyse her remedide görülür.
•
154.
Eğer remedinin çarpıcı semptomları hastalığın semptomlarıyla eşleşirse ve
hastalık uzun sürelerden beri süregelmiyorsa , "önemli ölçüde rahatsızlık
vermeden" ilk dozla iyileşecektir.
•
155.
Hastalığın diğer semptomları("ki çok sayıdadır") vakanın bir parçası
değildir ve "oyuna dahil edilmemişlerdir".
•
156.
Eğer hasta çok hassas ise, yeni "önemsiz" bir semptom üretebilirler.
(Hastalığın ve remedinin özdeş üçgenler gibi birbirini örtmesi imkansızdır)
ancak bu semptom, "aşırı hassas" olmayan hastalarda
hissedilmemektedir.
•
157.
Fakat bazı durumlarda [6. baskı. doz yeterince küçük olmadığında], ilk
saatlerde agrevasyon olabilir. Bu, orijinal hastalığın gücünü aşan remedinin
yarattığı hastalıktan başka bir şey değildir.
•
158.
Bu "agrevasyon", remedinin doğru seçilmiş olduğunun bir işaretidir.
•
159.
Potens ne kadar düşük ise [6. baskı. Akut hastalıkların tedavisinde] agrevasyon
da o kadar az görülür.
•
160. Doz, rahatlamayacak kadar küçük olamaz;
bu nedenle, mümkün olan en küçük değilse de herhangi bir doz, bir aggrevasyon
oluşturacaktır.
•
161. Kronik tedavi sırasında da agrevasyon
olabilir, ancak derhal olmaz [6. baskı. En küçük dozun dozlar arasında dinamize
edildiği kronik hastalıklarda (LM) agrevasyon tedavinin neredeyse tamamen
bitmesine yakın görülür]
•
162. TÜM remedileri bilmediğimiz için
sıklıkla en yakın olanı vermeliyiz.
•
163. En yakın remediyi verdiysek, tam bir
tedavi bekleyemeyiz. Hastalığın bir parçası olmayan, remediye ait yeni
semptomları görebiliriz.
•
164.
Eğer semptomlar kendilerine özgü ve ayırt edilebilir belirginlikte iseler, az
sayıda semptom tedavinin karşısında engel oluşturmaz .
•
165.
Karakteristik olmayan semptomlar üzerinden reçete yazıyorsanız ve daha da uygun
bir remedi bulamadıysanız, "olumlu sonucu vaat edemezsiniz".
•
166.
Bu vakalar nadirdir, çünkü biz giderek daha fazla remedi biliyoruz. Bu durum
ile karşılaşıldığında daha sonradan daha doğru bir remediye ihtiyaç olur.
•
167.
Akut hastalıklarda, yanlış remedi verilirse ve vakada yeni semptomlar
görürseniz, şimdi görülen doğru (yeni) remediyi verin.
•
168.
En iyi remediyi verin, vakayı yeniden çalışın, en iyi remediyi verin. [Zig-zag]
(çünkü tüm remedileri bilmiyoruz).
•
169.
İki remedi yakınsa, en yakın olanı verin. Vakayı bir daha gözden geçirmeden
diğerini vermeyin - çünkü durum değişebilir ve daha uygun bir seçim açığa
çıkabilir. [6. baskı. Asla iki
remediyi birlikte vermeyin]
•
170.
Bir vaka yeniden incelenirken, bir sonraki en iyi remedi açıkça belirtilmişse,
verin.
•
171.
Cinsel olmayan hastalıklarda (psora), tedavi etmek için birden fazla remediye
ihtiyacımız vardır- her biri [bir önceki remedi çalışmayı durdurduktan sonra] kalan semptomlar üzerinden
seçilmiştir.
Tek Taraflı Vaka (172 - 184)
• 172. Benzer bir güçlük, çok
az semptom olduğunda ortaya çıkar. Bu vakalarda dikkatli olmak lazım.
• 173. Çok az semptomu olan belirli kronik hastalıklar
vardır. Bunlar "tek taraflı" hastalıklardır.
• 174. Şikayet içten veya
dıştan olabilir (bölgesel hastalıklar).
• 175. Bu pratisyenin
muhakemesinin eksikliğinden de kaynaklanabilir.
• 176. Yine de, iyi alınan bir
vakadan sonra bir veya iki semptom bulunmuş olabilir.
• 177. BU ÇOK Nadir
durumlarda, homoepatik olarak belirtilen remediyi vermeliyiz.
• 178. Bazen, bu vakayı tedavi
edecektir- özellikle semptomlar karakteristikse.
• 179. Daha sıklıkla, remedi
vakayı kısmi olarak kapsayacaktır.
• 180. Bu, daha önce hiç fark
edilmemiş yeni bir semptom dizisine, hastalığın kendisinin bir kısmına yol
açar.
• 181. Bu yeni semptomlar,
remedi nedeniyle ortaya çıkmış olsa da, hastalığın semptomlarıdır - ve buna
göre daha ileri tedaviler vermeliyiz.
• 182. Bu gibi durumlarda
remedinin tam benzer olmayan seçimi, daha doğru remedinin keşfedilmesini
sağlar.
• 183. İlk doz etkisi bittiğinde,
ikinci remedi seçilebilir.
• 184. İyileşme tamamlanana
kadar her yeni remediden sonra vakayı tekrar tekrar ele alın.
•
1833'ün 5. baskısı ile 1842'nin 6. baskısı arasında
önemli değişiklikler yapıldığında, beşincisi italik, altıncı düz yazıdır.
Yıldız işareti (*) okunmaya değer bir dipnota işaret eder.
İçerik – İkinci Bölüm
17. Lokal hastalıklar
18. Kronik hastalık
tedavisine giriş
19. Zihinsel Hastalıklar
20. Intermitent hastalıklar
21. Remedileri kullanma
bilgisi
22. İlaçlar
23. Remedileri uygulamak
24. Dozajlar ve yardımcı
tedaviler hakkında daha fazlası
Lokal Hastalıklar (185 - 203)
• 185. Lokal hastalıklar
vücudun dış kısımlarında görülebilir. Ama tek başına var olduklarını düşünmek absürddür.
• 186. "Lokal" olan
problemler canlı organizmanın tamamı üzerinde büyük etkiye sahip olmayan
problemlerdir. Mekanik yardıma ihtiyaç duyulduğunda cerrahi müdahale gereklidir
(kemiklerin oturtulması, dikiş, yabancı cisimlerin çıkarılması vb.), ancak tüm canlı
organizmanın iyileşmeyi başarabilmesi için dinamik bir yardım gerekir.
187. Ancak, dış yaralanma
sonucu ortaya çıkmayan "lokal" belirtilerin kaynağı vücudun
içindedir. Onları görüp harici olarak ele almak hem absürd hem de tehlikelidir.
• 188. Canlı organizmaların bu
dışsal problemlerden haberdar olmadıklarını düşünmek saçmadır.
• 189. Tüm dışsal hastalıklar
(yaralanmalar hariç), iç hastalıklı bir durumun sonucu olarak ortaya
çıkmaktadır.
• 190. Dolayısıyla, tüm tedaviler
bütüne yöneltilmelidir.
• 191. Bu tecrübe yoluyla
teyit edilir.
• 192. Remedi belirlenirken
sadece lokal sıkıntı değil, tüm değişiklikler dikkate alınmalıdır.
• 193. Doz alındığında,
vücudun genel hastalıklı durumu ile birlikte, lokal rahatsızlık da iyileşir- ki
bu tüm hastalığın ayrılmaz bir parçasıdır.
• 194. Lokal rahatsızlıklarda
dahili olarak kullanılan remedi lokal olarak(harici) uygulanamaz. Yaşam güçü
bütün sağlığı düzeltecek güçte değilse, akut hastalık, latent psora'nın dışa
vurumudur.
• 195. (Nadir olmayan) bu gibi
durumları tedavi etmek için, akut evre ortadan kalktıktan sonra anti-psorik
ilaçları verin. Zührevi olmayan durumlarda gerekli olan budur.
• 196. Remedinin dahili
alınması ile beraber lokal olarak uygulanmasının(harici) iyileşmeyi hızlandıracağı
düşünülebilir.
• 197. Bu
yapılmamalıdır. Lokal bir rahatsızlığın olduğu hastalıklarda, tedavinin lokal
olarak hastalıklı bölgeye uygulanması(harici), iç hastalıktan önce lokal
semptomları yok edebilir ve bu bir tedavi gibi görünebilir ancak değildir.
• 198. Yalnız lokal
uygulamaların(harici) kullanımı kabul edilemez. Sadece lokal semptomları
ortadan kaldırırsanız, daha karanlık iç semptomları görmek imkansızlaşır
(bunlar çok hafif karakteristik
semptomlar olup görülmesi güç olabilir).
• 199. Harici semptomlar
ortadan kaldırılmışsa (ameliyat, vb.) kalan iç semptomlar remediyi bulmak için
çok belirsiz olabilir, çünkü harici semptomlar artık görülememektedir.
• 200. Harici semptomlar
ortadan kalkmamış olsaydı, tüm hastalığı kapsayan bir remedi bulunup tam bir
tedavi ile mükemmelen sonuçlanacaktı.
• 201. Yaşam güçü, kronik bir
hastalığı ifade ettiğinde, hastalığı yüzeyde tutar ve bu nedenle
hayatın kendisini tehdit etmez. Ancak, dış tezahür genel hastalığın bir parçası
olduğundan, hastalık kötüleştiğinde dışsal belirti de kötüleşir – o da hala bir
temsilci olabilir.
• 202. Harici hastalık şimdi
yok edilirse, doğa, iç hastalıklarını arttırarak kaybı telafi edecektir. Bu,
yanlış bir şekilde "sisteme geri çekilmek" olarak geçmektedir.
•
203. İçteki hastalığı iyileştirmeden, harici sorunu
ortadan kaldırmak ölümcül bir hatadır.
Kronik Hastalıkların Tedavisine Giriş
(204 - 209)
• 204. Sağlıksız yaşamın sebep
olduğu tüm kronik hastalıkları (77. parag) ve allopatik ilaçlar nedeniyle
oluşan hastalıkları (74. parag) hariç
tutarsak, kronik hastalıkların geri kalanının çoğu, İSTİSNASIZ OLARAK, üç
miasma tarafından oluşur; sikosiz, sifiliz ve daha büyük bir oranda, psora..
• 205. Homoeopat hiçbir zaman
birincil semptomları tedavi etmez, ancak altta yatan miazmayı iyileştirir.
Bakınız : Kronik Hastalıklar kitabı
• 206. Kronik vakayı alırken,
hastanın hiç zührevi hastalıklar yaşayıp yaşamadığını dikkatlice araştırın. İki
miazma mevcut olabilir, ancak sıklıkla psora tüm kronik hastalıkların tek temel
nedenidir.
• 207. Hastalığın nasıl
değiştiğini anlamak için, ne tür bir allopatik tedavi gördüğünü öğrenin.
• 208. Hastanın yaşı, yaşam
tarzı ve diyeti, meslek, ev durumu, sosyal ilişki vb. özellikleri ile zihinsel durumunu ve mizacını da dikkate alın.
•
209. Hastalığın resmini çizin ve hastaya en çarpıcı
ve garip belirtileri söyletin.
Akıl Hastalıkları (210 - 230)
• 210. Tek taraflı
hastalıkların hepsi psoriktir. Zihinsel hastalıklar ayrı bir sınıf değildir,
çünkü tüm hastalıklarda zihin değişir.
• 211. Hastanın mizacı genellikle
remedi seçimini belirler - çünkü çoğu zaman dikkatli bir gözlemciden
saklanamayacak karakteristik semptomları vardır.
• 212. Şifa verici güçlerin
Yaratıcısı, tüm ilaçların (yarattığı) zihni etkilediğini düşünür.
• 213. Tabii mizacı ve zihin
halini gözetmezsek, hastalıkları tedavi edemeyiz.
• 214. Akıl hastalıkları
diğer tüm hastalıklarla aynı şekilde tedavi edilir.
• 215. Zihinsel hastalıkların
tümü fiziksel olup fiziksel semptomlar hastalığın tek taraflı görünmesine neden
olacak kadar hafiftir.
• 216. Akut bir karaktere
sahip pek çok bedensel rahatsızlık, fiziksel semptomları sona erdirebilmek için
akıl hastalığına dönüşür.
• 217. Bu gibi durumlarda tüm
olguya bakmalıyız - fiziksel ve zihinsel.
• 218. Semptomlar –daha önceki fiziksel semptomlar dahil - arkadaşlardan veya ilişkilerinden öğrenilebilir.
• 219. Bu semptomlar, silik
olsa da halen mevcut bulunacaktır.
• 220. Hastalığın tam resmi o
zaman genellikle anti-psorik bir ilaçla reçetelendirilebilir.
• 221. Çılgınlık, akut bir korku
sebebiyle ortaya çıktığında, hasta latent duruma dönene dek, anti-psoriklerle değil (içten gelen psorik durumun patlaması olması
rağmen) diğer kanıtlanmış remediler ile (Aconite, Belladonna, Stramonium)
tedavi edilmelidir.
• 222. Ancak bu hastalar
iyileştirilmemiştir. Anti-psorik tedavi ile "tamamen kurtulmaları"
gerekir.
• 223. Eğer bu yapılmazsa,
hastanın hafif bir nedenden tekrar eden atakları olacaktır.
• 224. Zihinsel hastalığın,
"eğitimdeki hatalar, kötü uygulamalar, ahlâk bozukluğu-, batıl inançlar ya
da ihmalden” ziyade bedensel hastalıktan kaynaklandığı kesin değilse, bunun
"dostça açıklamalar, danışmanlık ve mantıklı tavsiyeler" ile
geliştirilebilecek olup olmadığına bakınız. Gerçek hastalık böyle bir seyirle hızla agrave
olacaktır.
• 225. İlgilenilmez ise, fiziksel
sağlıklarını mahvedecek bazı duygusal hastalıklar vardır.
• 226. Bunlar, erken bir aşamada
"güven, dostça tavsiyeler ve
sıklıkla iyi gizlenmiş aldatmacalar" ile tedavi edilebilir.
• 227. Ancak altta yatan neden
psorik bir miasmadır (henüz tamamen gelişmemiş) ve tedavi altına alınmalıdır.
• 228. Fiziksel hastalıklardan kaynaklanan
zihinsel hastalıklarda, hastayı iyi tedavi etmeli ve "onun davranışları
için kınamamalı" ya ceza uygulamamalı ya da işkence etmemeliyiz. Zorlamanın haklı tek sebebi remedinin kullanımını
sağlamak için olmalıdır- ancak hastanın bilgisi olmadan bir içecek içersinde
verilebilir.
• 229. Doktor ve sorumlu her zaman onlara akıl
sahibi olarak davranmalıdır.
• 230. Anti-psorikler
kullanılıyorsa vaka tedavi edilebilir [güvence
ile ileri
sürülebilir].
Intermitent-Gidip Gelen Hastalıklar (231 - 244)
• 231. Gidip gelen
hastalıklar, belli periyotlarda tekrar eden ve belirli aralıklar izleyen
durumlardır. 232. Alternatif hastalıklar çok sayıdadır ve kronik hastalıklar
sınıfına aittir. Genellikle, kronik psoranın bir tezahürüdürler. Kronik
Hastalıklar kitabını okuyun.
• 233. Tipik gidip gelen(intermittent)
hastalıkta aynı durum belirli aralıklarla geri döner.
• 234. Ateşli olmayan, gidip
gelen hastalıklar çoğunlukla tamamen psoriktir ve nadiren sifilitik miasma ile
komplike hale gelmiştir, ancak bazen onları tamamen yok etmek için küçük bir
Cinchona dozu gerekir.
• 235. Gidip gelen(intermittent)
ateşlerde, semptomlar değiştiğinde, remedi benzer değişiklikleri
oluşturabilmelidir.
• 236. İlaç vermek için en
uygun zaman nöbetin hemen sonrasıdır.
• 237. Fakat ateşsizlik süresi
çok kısa ise, terleme hafiflemeye başladığında remediyi
verin.
• 238. Semptomlar geri döner ve aynı resme sahip olurlarsa,
remedi tekrar edilebilir. Ateş, bataklık bölgeleri nedeniyle ise, kalıcı iyileşme hastalığı
yaratan faktörlerden uzaklaşmak suretiyle sağlanabilir.
• 239. Tüm ateşler homeopatik remediler
ile tedavi edilebilir.
•
240. Tedavi mümkün değilse, her zaman psorik miasma
nedeniyledir ki; bu yüzden miasmanın tedavi edilmesi gerekir.
Remediler Nasıl Kullanılır? (245 - 263)
• 245. Şimdi remedileri nasıl
kullanacağımızı, remedileri kullanırken diyet ve rejimi konuşacağız. Paragraf
246 - 248, 6. basımda tamamen yeniden yazılmıştır.
• 246. En iyi seçilen
remediler uygun aralıklarla tekrar edilmelidir.
• İyileşme olduğu sürece
tekrar etmeyin (akut hastalıkta). Kronik hastalıkta da bu durum zaman zaman geçerlidir. Ancak nadirdir. Remedi iyi seçilmiş, oldukça
potentize olmuş, suda eritilmiş ve düzgün şekilde verilmiş ise (her kullanımda succession ile dozun derecesi değişir), bir
iyileşme meydana gelir. [Yeni yöntemi açıklayan dipnot.]
• En düşük dozlar tekrar edilebilir. Remedinin potensi
her verildiğinde değiştirilmelidir.
• 248. Doz, remedinin çalışması bitene kadar
tekrarlanabilir. Nasıl yapılır? Potensi her seferinde değiştirmek için
talimatlar. Agrevasyon en son gelir. 4 gram alkol içeren küçük şişe için bir
globülü, her dozdan önce 8-10 kez avuca vurulmalı.
• 249. Eğer remedi yeni ve rahatsız edici semptomlar
üretirse, bu homeopatik değildir ve nötralize edilmeli ve / veya bir sonraki
ilaç, yanlış seçilenin yerine geçmesi için derhal verilmelidir.
• 250. Yanlış remedi
verildiğini gördüğünüzde doğru olanı bulun ve verin!
• 251. Bazı ilaçların
alternatif eylemleri vardır. Eğer birine (Ignatia, Bryonia, Rhus tox)
verirseniz ve iyileşme olmazsa tekrar verin.
• 252. Eğer en uygun remedi
verildikten sonra hiçbir şey olmazsa, hayat tarzlarında iyileştilmesi gereken
bir engel var demektir.
• 253. Akut hastalıklarda ilk
olumlu değişiklik genelde zihinseldir - zihin özgürlüğü, pozitif ruh hali.
Bunun tersi agrevasyonda görülür.
• 254. Gözlemci hastanın
farkedemeyeceği değişiklikleri de gözlemleyebilmelip not etmelidir.
• 255. Vakayı en ince
noktasına kadar incelerseniz ve semptomlarda herhangi bir değişiklik olmadığını
fark ettiyseniz, ancak hastanın ruh hali daha iyiyse, remedinin harekete
geçmesi için daha fazla zamana ihtiyaç olabilir, ya da tedavide bir engel
olabilir veya doz yeterince küçük değildir .
• 256. Hastada yeni semptomlar
varsa(ilacın kendi semptomları) – bu, ilacın doğru olmadığına işarettir –hasta iyi
hissettiğini söylüyor olsa bile, buna inanmamalıyız.
• 257. Herhangi bir remediyi
favori remediniz haline getirmeyin, yoksa diğerlerini, hatta ondan iyi olanları göz ardı edersiniz.
258. Eğer onlarla kötü
sonuçlarınız olduğu için bazı remedilerden kaçınırsanız (kendi hatanızdan
kaynaklansa bile), bütünsel yapı ile benzerlik içinde olan TÜM remediler her
zaman kullanılabilir, saçma önyargıların bu ciddi
seçime engel olmasına izin vermeyin.
• 259. Verdiğimiz dozlar çok küçük olduğu için,
ilaç etkisi yapabilecek her şey diyet ve rejimden çıkarılmalıdır.
• 260. Kronik hastalıklarda bu
daha da önemlidir (bunu kaçınılması gereken şeyler listesi takip eder).
• 261. Kronik hastalıklarda en
iyi şey, iyileşmeye engel şeyleri ortadan kaldırmak, istirahat, egzersiz ve iyi
beslenmeyi teşvik etmektir.
• 262. Akut hastalıklarda,
hastanın istediğini yemesine izin verilmelidir.
•
263. Arzulanan şeylere makul sınırlar içinde izin verilir,
oda ve sıcaklık hastanın dilediği şekilde kontrol edilmelidir.
İlaçlar (264 - 271)
• 264. Hekimin kullanacağı ilaçlar
saf olmalıdır.
• 265. Hekim, hastanın doğru
ilacı aldığını görmelidir. (6. Basımda- hekimin kendisi tarafından hazırlanır.)
• 266. Hayvan ve bitki
remedileri ham hallerinde en mükemmel haldedirler.
• 267. Ekstrakt yapma
talimatları.
• 268. Taze tedarik edilmeyen
malzemeler ile ilgili, özgün olduklarına ikna olmalısınız.
• 269. Potentizasyonun tanımı
[kavramsal]
• 270. Yüzlük potenslerin
hazırlanmasına ilişkin açıklamalar (6. baskı: LM potensleri)
•
271. Öğüterek toz haline getirme tarifi (6. baskı:
hekim kendisi yapmalıdır)
Remedilerin Uygulanması (272 - 279)
• 272. Hiçbir vakada aynı anda,
tek remediden fazlasını vermek gerekli değildir (6. baskı: bir globul OK, ancak
suda çözülmüş ve iyi karıştırılmışsa çok daha fazla sinire etki eder)
• 273. Bir defada, tek remedy
verilmesinin tek yol olduğu nasıl anlaşılmaz? (6. baskı: Homeopatide hastaya
bir seferinde iki farklı ilaç verilmesine asla izin verilmez.)
• 274. Tek remedynin bütünlüğü
ve kanıtları(proving) vardır. Eğer ikisini
birden verirsen sonuçları değerlendiremezsin.
275. Dozun büyüklüğünü de
kontrol etmelisiniz.
• 276. Remedy homeopatik olsa
da, çok büyük bir dozda zarar verebilir ve daha yüksek potens daha fazla zarar verir. "Çok sıklıkla tekrarlanan büyük dozlar problem
getirir."
• 277. Doz yeterli küçüklükte
ise faydalı ve yumuşak bir etkisi olacaktır.
• 278. Ne kadar küçük olmalı?
Teori ve spekülasyon cevap değildir. Dikkatli gözlem ve doğru tecrübe tek
başına bunu belirler.
•
279. Tecrübeler, homeopatik tedavi yönteminin
seçilmiş ve oldukça potentize edilmiş remedy dozunun hiçbir zaman doğal bir
hastalığı yenmek için çok küçük olamayacağını göstermektedir.
Dozajlar ve İlgili
Uygulamaları Hakkında Daha Fazlası
280 -294 Paragrafları 6.Baskı
için baştan sona tekrar yazıldı.
280. Materyalist insanlar
bunu anlamaz.
281: Herkes, özellikle de
hastalıklı bir durumda, benzerlik’ten etkilenme yeteneğine sahiptir. Kuramsal
şüphecilik çok saçma. İkna etmek için hastaya plasebo verin ve bu noktada
kendisini daha iyi hissetmesini sağlayın.
• 282. Doz, zaten etkilenmiş
kısımlarda agrevasyon oluşturabilir. Yapay hastalıklar, doğal hastalıkların
yerini alabilir. Doz çok büyükse, ilk doz özellikle kronik hastalıklarda
agrevasyon oluşturur.
• 283. Gerçek şifa sanatçısı,
iyi seçilmiş remediyi agrevasyonu önlemek için yalnızca çok küçük bir dozda
reçete eder. Böylelikle yanlış bir ilaç ise, dozun küçüklüğü zararı
önleyecektir.
• 284: Dozun etkisi miktarla
azalmaz. Sekiz damla, iki damlanın dört katı daha güçlü değildir. Burun ve solunum organları
ilaçların etkisine açıktır. Tüm cilt, özellikle de içilen bir remedy ile
birleştiğinde, tıbbi çözümlere adapte olur.
• 285: Miktarın azalması gibi dozun
azalması gereklidir. Ör: tek bir globul.
• 286: Dozun çözüldüğü sıvının
miktarı ne kadar fazla ise o kadar iyidir, o kadar fazla yüzey alanı ile temas
eder. Mineral mıknatısların, elektriğin ve galvanizmin dinamik kuvvetleri yaşam
prensibine göre hareket eder.
Onların homeopatik olarak
kullanılmaları konusunda yeterince şey bilmiyoruz. Vücut üzerindeki bilimsel,
saf etkileri test edilmemiştir.
• 287: Daha da seyreltilerek
ilacın etkisi değiştirilir. Herkes, hassas hastalar için uygun hale getirmek
için dozu ne şekilde azaltacağına kendisi karar vermelidir.
287: Mıknatısın iyileştirme
güçleri Materia Medica Pura'da özetlenmiştir.
• 288. İlaçların sıvı haldeki etkileri
kesinlikle güç olarak ruh benzeri bir şeydir. (Koklamanın
etkililiğini açıklayan dipnot) Mesmerizm
ve hayvan manyetizması da paha biçilmez hediyelerdir.
• 289: Dokunma hissine sahip olan
vücudun her bir kısmı, ilacı alabilir. Olumlu ve olumsuz mesmerizmin
tartışılması.
• 290: Burun, rektum ve cinsel
organların içi de ilaç etkenine duyarlıdır. Kronik yatalak hastalarda masajın
avantajları.
• 291: Hislerini kaybetmiş
olan organlar bile (ör; koku alma hissi) remediye duyarlı olacaklardır.
Hidroterapi tartışması.
• 292: Özellikle ilaç sıvı formda ise, vücudun dış kısımları dahi duyarlı
olacaktır.
• 293: Mesmer'e ve
"hayvan manyetizma" sının güçlerine ve hipnozun iyileştirici
etkilerine bir atıf.
• 294: Yaşam gücü ışığında,
"olumlu" ve "olumsuz" mesmerizmin devam eden tartışması.
• * Bu taslak Julian Winston
tarafından Wellington College of Homeopathy öğrencileri için hazırlandı. 'Bugün
Homeopati'de' dergisinde ABD'de basıldı. Dudgeon (1893) tarafından çevrilen ve
Boericke'nin (1922) 6. baskıdan eklemeleriyle (gerektiğinde) ve 6. Kunzli
çevirisiyle çapraz referans olan 5. baskıdan alındı. 1833'ün 5. baskısı ile
1842'nin 6. baskısı arasında önemli değişiklikler yapıldığında, 5.si italik, 6. baskı düz tip olacak. Yıldız
işareti(*) okunmaya değer bir dipnota işaret eder.)
Meryem hanım twit lerinizi okudum ve bu sayfayı buldum değişik bir konuya dsğinmişsiniz bu homeopati hakkında bilgi almak isterim uzeyirsaskin1981@gmail.com adresinden bana ulaşmanızı umuyorum
YanıtlaSil